top of page
KELEBEK
TIRTILI

KELEBEK
TIRTILI

Ümit ve farkındalık üzerine...
Rv.13

İthaf

Kendini keşfetme yolculuğunda kelebek olup özgürleşmek isteyen herkese...

Önsöz


Yürüdüm, yürüdüm,
Yaşayan her şeyin
Büyük bir telaşla kendini keşfetmeye çalıştığı
Benzersiz değişimin bulunduğu o yerde
Evet, keşfedilmemiş o yabani ormanda,
Buldum, sonuncuyu.
On üçüncüyü…


Kucak dolusu davetkar sesleri dinlerken biz, Rengarenk bir gülümsemeyle seslenerek:
“Fark ettiklerine değil, farkındalığın kendisine şaşıranı uzun zamandır görmemiştim” dedi.


Anlamıştım işte o zaman,
Sanki içimdeki küçük kız gibiydi, hep ümidi olan.
Baktım, baktım


“Değişime, o kutsal değişime ümitle davet edene,
Sana, selam olsun, ey şirin tırtıl” dedim.


“Ey, kendini kendinde arayan! Akıp giden nankör zaman eğer hala anlamsızlığa bir renk katmıyorsa ve gerçekten bundan eminsen, hayatında bazı değişiklikler yapmanın vakti gelmiş dostum” dedi.


Baktım gülümsedim.
Baktı gülümsedi.

Kelebek Tırtılı


BÖLÜM 1 - FARKINDALIK ÜZERİNE


SİZİ AMACIMIN MİRASÇISI YAPACAĞIM


Çokça zamandır bilinir bir şeyi anlatacağım, aslında öğrenilmeden önemsenen :

- 'Farkındalık'


Hiçbir zaman kendinin farkında olamamışlar, şenlik dolu konuşmalarla, bunun önemini anlatır dururlar.


Ama önce söyleyin bana; farkındalık dedikleri aslında, birisine ağırlıklı olarak kendindeki eksiklikleri buldurmak değil mi?


Ben ise buna böyle demem :
'Farkındalık ne olanı bulmaktır ne de olmayanı.
Kendini bilmek ve sevmektir.'
..
Ey dostlarım, kendinize gelin ve iyi dinleyin.
Gülmeyin böylelerine ve küçümsemeyin.
Gerçekten iyi anlıyorum onları.
Dikkatle dinlerseniz anlatacağım bildiğim her şeyi
..
Ben size; en kusursuz farkındalığı yaşayanların bile kendisinden ötesine duyduğu susuzluktan bahsedeceğim.
Farkında olamadıklarını bulmayı ve farkındalığını yaşamayı öğreteceğim
Ve sizi amacımın mirasçısı yapacağım.

FARKINDALIK, KENDİNİ KEŞFETMEKTİR!


Kendini keşfetmek mi nedir?
Tıpkı bir tırtılın,
-sadece kendisi olma dürtüsüyle-
Kelebek olacağını bilmesidir, bende.


Hiçbir zaman
Çaba harcamadan ortaya çıkmayan
Potansiyelini gerçekleştirmek için
-ihtiyaç duyulan iklim ve koşulları tanımlayarak-
Harekete geçmesidir, bende.


Kendini ifade eden bir dönüşüm için
-tıpkı koza örmek ve sabretmek gibi-
Zorlu süreçlerden geçmeyi göze almasıdır, bende.


Kendini keşfetmek mi nedir?
Kendisi olmak isteyenlerin
Kelebek olup özgürleşmesidir, bende.

FARKINDALIK, SEBEPLERE ODAKLANMAKTIR!


Yanlıştan kaçınma ümidi
Ve hatayı tekrarlama korkusunun
Aynı anda ve bir arada olmasını sağlayarak
Bizleri doğru davranışa sevk eden Farkındalık,
Her başlangıcı olan bir şeyin,
Bir sebebi olduğunu bilmektir, bende.


İşte tam da bu yüzden,
Şartlar ne olursa olsun,
Olaylar ne yönde gelişirse gelişsin,
Üzüntüye kapılmadan ve kaygılanmadan,
Olumsuz durumların bile
En iyi ve güzel şekilde sonuçlanacağına
İnanan ve güvenenler,
-kaygıyla sonuçları düşünenler değil-
Sadece sebeplere odaklanmış
Farkındalık sahipleridir, bende.

FARKINDALIK, İÇİMİZDEKİ EKSİKLİĞİ FARK ETMEKTİR!


Farkındalık,
İçimizdeki boşluğun
Veya tamamlanmasını istediğimiz bir eksikliğin yerine,
-henüz ne olduğunu bilemesek bile-
Başka bir şeyin ikame etmesini istemektir, bende.


Farkındalık,
- istemediğimiz bir şeyden uzaklaşmak veya daha iyiye kavuşmak için-
İçimizdeki boşluğu veya eksikliği,
Kendi düşünce duruşmalarımızda yargılayıp,
Mahkûm edebilmektir, bende.

FARKINDALIK, BAKIŞ AÇISINI OLUMLU DEĞİŞTİRMEKTİR!


İlgi duyduğu ve yapılmaya değer olduğunu düşündüğü
Anlamlı bir amaç içinde umudu,
Potansiyeli en yüksek canlı,
Yani yaşayan bir insan olmanın farkındalığında ise
Özgüveni bulan en kötümser ruhlar bile,
Tüm olumsuzluklardan sıyrılarak,
Yaşadığı anın keyfine
Ve gelecekte erişmek istediği başarının hazzına odaklanabilir
Ve bakış açısını değiştirebilir, değil mi?

FARKINDALIK, KİŞİNİN KENDİSİNİ BİLMESİDİR!


Hayatımızda bir dönüşümü başlatabilmek için
Her şeyden önce karar alma ve seçimlerde bulunma
Duyarlılığına sahip olmamız gerekir.


Bu duyarlılığın ortaya çıkması için
-isteklerin baskısı ve yönlendirmesi ile sürüklenmeyi engelleyen-
Pozitif "bilincin" devreye girmesi gereklidir.


Bu bilincin oluşması için
İlgi, algı ve dikkat önceliklerimizin
-yani bakış / algılayış biçimimizin-
Gerçekçi "amaçlar" çerçevesinde tanımlanması gereklidir.


Amaçların belirlenmesi için
Kişisel gerçekliğimizi tanımladığımız yer olan
Gitmek istediğimiz yeri bilmemiz gerekir.


Gitmek istediği yeri bilmek için
Öncelikle "kişinin kendisini bilmesi" gerekir.


Kişinin kendini bilmesi için
-aynı zamanda tüm yetersizlikleri ile-
Kendi potansiyelini tanımlaması
Ve kendini olduğu gibi sevmesi gerekir.

FARKINDALIK, KİŞİNİN KENDİNE DUYDUĞU SEVGİDİR!


Kendini değersiz hissettirmeyen özgüvenle,
Erişilen başarıda bulunan kişisel mutluluk;
Kendini değerli hissettiren kibir değil,
Kişinin kendisine duyduğu sevginin itirafıdır.

FARKINDALIK, İYİYİ BİLİNÇLE TERCİH ETMEKTİR!


Akıl yetisine sahip olmamız,
Bizi diğer canlılardan ayırıp
Bir üst konuma yerleştirse bile,
       - Fiillerin iyi olanı,
       - Nesnelerin faydalı olanı,
       - Eylemlerin övgüye layık olanı
İçin tercih edilip kullanılmadıkça
Varlığı değer kazanıp asalete kavuşamaz.

FARKINDALIK, ZİHİNSEL ÜRETİMLERDE BULUNMAKTIR!


Arayışta olduğumuz bir hakikatin gölgesi,
Her birimizin üzerine farklı renkte düşerek,
Birbirinden uzak fikirler elbette doğurabilir.


Bu normaldir, bende.
Hatta -antinomi ile-
Zihinler farklı üretimlerde bulunarak
Spekülasyon bile yapabilir.
Bu da normaldir, bende.


Ama ulaştığı doğruyu
Mutlak hakikat diye
Bir başkasına sunan kişi
-Aşırı eleştiri yapan değil-
Kendi fikrini Empoze edendir, bende.

FARKINDALIK, KENDİNİ SORGULAMAKTIR!


Önce enerji vampiri olanları ayıplayıp,
Mutsuz bakışlarla
"Neden böyleler acaba?"
Diye düşünmeye başladım.


Sonra birden kendime sordum:
"Acaba bende mi,
Kendinin enerji vampiri olmadığını sananlardanım?"


Şaşkınlıkla geleni düşünürken,
Kendi kendime mırıldandım:
"Kendinin ne olduğunu bile bilmeden,
Başkalarından ahlaklı bir tutum mu bekleyensin!"


En sonunda ise:
Başkalarının hayatlarına
Yeterli seviyede fayda katamadığım
Ve modern yaşamı kuran değerlerin,
Yeryüzünde görünür kılınmasına
-istediğim seviyede-
Katkı sunamadığım için
Kendi kendimden utandım,
Ahlâkımı sorguladım.


FARKINDALIK, GELİŞİM FIRSATLARINA ULAŞMAKTIR!


Bir benlik;
Etrafında yeterli seviyede
Acı ve keder kokusu alamazsa,
Kendini yetersiz görmek için
Eksiklik arayışına sarılır.


Bana göre bu
Kişinin kendisine duyduğu öfkedir.
Kişi kendisini küçümseyerek
Kendisinden intikam alır.


İşte bunu bildiği için Zihnim,
-hiç kırılmasın, üzülmesin isteyerek-
Özgüvenime şöyle seslenir:


Bulup keşfettiğin :
Zayıflık veya eksiklik barındıran
Gelişime açık alanlar değil,
Seni tamamlayıp ileriye taşıyacak
Gelişim fırsatlarıdır!


FARKINDALIK, BİLGİYLE ÖZGÜVEN KAZANDIRANDIR!


Gerçek bilgi sahipleri,
Akıllarını doğru dürüst kullananlardır.
Aklın kullanılması ise bilginin varlığına bağlıdır.


Hak edilmeyen bir özgüvene sahip olan
Kibirli, Küstah kişilerin sayısını arttırmamak için
Özgüveni inşa ederken,
“öz-yeterlilik” ve “öz-saygı” kavramlarını besleyen
Entelektüel birikim ve bilişsel becerilerin
Özellikle geliştirilmesi gerektiğine inananlardanım.


Kendi gelişimini kendine amaç edinenler,
Kişisel gelişimini sağlayanlar
Becerilerini geliştirenler,
Öz-yeterlilik ve öz-saygı kavramlarına dayanan
Genel özgüvene sahip olduğuna inananlardanım.


FARKINDALIK, ÜMİTLİ OLMAMIZI SAĞLAYANDIR!


Şartlar ne olursa olsun,
Olaylar ne yönde gelişirse gelişsin,
Üzüntüye kapılmadan ve kaygılanmadan,
Olumsuz durumların bile
En iyi ve güzel şekilde sonuçlanacağına
İnanma ve güvenme
Değil midir, ümitli olmak?
Hayatın değerli bir parçası olan
Zorluk ve sıkıntılar olmasaydı,
Ümitlenmek için bir neden
Yoksa nasıl bulacaktık?


FARKINDALIK, DUYGULARI DOZUNDA YAŞAMAKTIR!


Korku paranoyaya evrilmediği,
Endişe de kaygıya dönüşmediği sürece,
Dozunda bu duyguları yaşamak,
Bizleri hayata bağlayan ümidin
İçimizde doğması için
Gerekli olandır, bende.


İşte tam da bu yüzden,
Bu dünyada kaygılanıp,
Endişe duyacağım yegâne şey,
Ümitsiz kalma korkusudur, bende


FARKINDALIK, KENDİNLE YÜREKLİCE KONUŞMAKTIR!


Mutsuz olduğum bu tür durumlarda ben kendime şöyle seslenirim:


Ey bozuk bakan küskün ruh!
Olup bitenler bizlerin yaşamı olsa da
Çamurdan çıkmak bize aittir.
Hadi, sürünmeyi bırakıp
Hemen düştüğün yerden ayağa kalk!


Hayatta daha iyi olan bir şeyden
Pay almak istiyorsan,
Hemen düştüğün yerden ayağa kalk!


Mutluluk gibi
İnsana ait olan mutsuzluk,
Umutsuzluk olmadıkça
Hemen düştüğün yerden ayağa kalk!


FARKINDALIK, MUTLU OLMA KAYNAĞIDIR!


Keyif Alma,
Lezzet ve haz sunan arzuların
Tatmini ile yaşanansa :
O zaman Mutluluk,
-Kendi kendimizin eriştiği bir olgu değil-
Bir başkasında gömülü olandır.


Bence Mutluluk,
Beklentisiz ve karşılıksız duygularla
Bir başkasının hayatına,
Fayda katanla dokunduğumuzda
Ortaya çıkandır.


Bence Mutluluk
Karşı tarafın yaşadığı bu olumlu duygunun,
Sadece bize olan yansımasında bulunandır.


Bence Mutluluk
Sadece başkasını mutlu etmekle bulunan
Ve "insan olma" tatmin ve gururuyla
Yaşanan bir hâl durumudur.


FARKINDALIK, ÇABA VE GAYRETTE ISRARDIR!


Ey değerli olan, şimdi sözlerimi iyi dinle!
Tüm sevimsizliklerine rağmen
Belâ et kötülere iyiliğini.
Şüphesiz mutlu kişi, karşılıksız verendir


FARKINDALIK, HAREKETE GEÇİRENDİR!


Bazı yaşanan zorluklar
Merhametsiz hislerin artmasına
Sebep olsa bile
Yaşanan tüm zorlukların
Kişi üzerindeki etkisinin kalıcılığı,
Yaşanana verilen tepkiyle ilişkilidir, bende.


Yani,
Olup bitenler bizlerin yaşamı olsa da
Çamurdan çıkmak bize aittir.


Evet, evet!
Daha iyi olan bir şeyden
Pay almak isteyenler,
Sürünmeyi bırakıp
Hemen düştüğü yerden
Ayağa kalkıp hareket edenlerdir, bende.


FARKINDALIK, AKLIN AYDINLANMASIDIR!


Pişmanlık,
Bugün değerini bilemediğimiz
Ve sevgiyle şımartılmayan
Mutluluk fırsatlarının,
Zamanla kişiden intikam alması mıdır?


Hayır, ben buna böyle demem!
Gözyaşlarını sildiğimiz mendilin
Islaklığı kadar büyük olan
Pişmanlık,
-gecikmeli bile olsa-
Aklın aydınlanmasıdır, bende.


Pişmanlık duygusuna sahip
Bir yürek olmak da güzeldir
Yeter ki artık
Kalp kırmasın ve hak yemesin!


FARKINDALIK, NE YAPTIĞINI BİLMEKTİR!


Bireysel tercih ve kararlarımı,
Çevremdeki bilgili ve tecrübeli kişilerin görüşlerini alarak
- eyleme geçmeden önce-
Zaten doğrulattıysam,


Ve başarılı iş sonuçları ile
Toplumsal kazanımlar elde etsem bile
Davranış tarz ve yaklaşımlarımı önemseyip,
Yetkin ve duyarlı kişilerin geri bildirimlerini
– eylemden hemen sonra-
Zaten aldıysam


Diğerlerinin hakkımda ne konuştuğunu
Bilmek istemem.


Çünkü arkamdan konuşulanlar
Takdir içeren iyilerse sadece utandırır,
Kınama içeren kötülerse
-zaman kaybı ile-
Sadece öfkelendirir.


FARKINDALIK, KİŞİSEL GELİŞİME KATKI SUNANDIR!


İyiyi/doğruyu hakkıyla bilmek,
Bazen kötüyü/yanlışı etrafta görmekle mümkün olur.


Güzel ise sadece çirkin olan tanımlandığında anlam bulur.


Başkalarının bazı yaşadıkları,
Kendi yaşadıkları olmasın isteyenler,
Çevresindeki kötü, yanlış ve çirkin örneklerde
Öğreti bulurlar.


Aslında zaten bildikleridir bunlar.
Yine de kendi yapmak istemedikleri olduğunu
Tekrar hatırlattığı için
-gözlerini kapatıp başlarını yavaşça sallayarak-
Geleni severler.
Yanlış yapanlar ise asla kınanmaz, küçümsenmez
Sadece onlar için içten üzüntü duyulur.


Çabuk toparlansınlar isteyerek...


FARKINDALIK, HATALARDA BİR ÖĞRETİ BULDURANDIR!


Başkaları veya sonuçların
Hata olarak işaret ettiklerinin,
Kusursuz yanlışlar olabileceğini düşünerek,
Hatalardan ders almadan önce
Hataları, sorgulayanlardan ol!


Sırf içinde kazanım bulunmuyor diye
Doğruları, -hatayla-
Hatalara dönüştürmekten kork!


Doğruları yapmaktan korkma,
Doğrulara, yanlış diyenlerden kork!


FARKINDALIK, VİCDANIN ÇIĞLIĞINI DUYMAKTIR!


Vicdan,
Akşam başımızı yastığa koyarak
Dünya telaşı uykusundan uyandırdığımız
Ruhumuzun,
-tüm huysuzlanmalarımıza rağmen-
Sevgiyle bizi tutup götürdüğü
Rehabilitasyon yurdudur.


Vicdan,
Dünya eğlencelerinin yokluğunu
Ve bedenin yorgunluğunu fırsat bilen
Ruhumuzun,
-adalet, merhamet ve sorumluluk bilinciyle-
Bizi iyi, doğru ve güzel eylemlere
Davet ettiği gece okuludur.


FARKINDALIK, EN MÜKEMMEL YAŞAMI ARAYIŞTIR!


Bir şeyin işlevi,
Zaten erdemini yerine getirmesiyse,
Ve erdem, -neyin erdemi ise-,
Onun iyi durumda olması
Ve kendi işini iyi gerçekleştirmesiyse,
Ruhun da belli ki bir işi bulunması gerekli
Değil midir?


Bu sebeple,
Ruhun erdeme uygunluğu,
İnsanı iyi kılan
Ve kendini iyi gerçekleştiren
Değil midir?


Bir başka şey için,
Bir başka şey adına,
Tercih edilmeyen
En çok tercih edilesi olan
Değil midir?


O zaman
Kendi başına amaç olan
Eudaimonia,
Kendi kendine yeten
En mükemmel olan yaşam
Değil midir?


FARKINDALIK, YALNIZLIĞINLA KONUŞMAKTIR!


Bazılarına göre, sessizlik yalnızlıktır
Ve yalnızlık üzüntü verici bir bataklıktır.
Hayır, ben öyle demem.


Bilgelik hazinesinin bulunduğu mağaradır, yalnızlık.
Kirli düşüncelere sahip değersiz insanların girmekten,
Ve başkalarına yaptıklarıyla yüzleşmekten korktuğu.


FARKINDALIK, DÜŞÜNCELERLE AYDINLANMAKTIR!


Bir dostun yanında hissedilen
Sükûnet, huzur ve mutluluğu,
-gökyüzünün sadece uyanıklara ait olduğu-
Yıldızlı gecelerde bulanlar,
Sığındıkları sessiz karanlığı
Gürültülü düşüncelerle aydınlatırlar.


FARKINDALIK, KENDİYLE BARIŞIK OLMAKTIR!


Bilmek demek onu yaşamak olmalıdır.


Ama ben,
Bildiğimi sanıp yaşayamadığım her tercihi
-ki bazen hayır diyememektir-
Bütünlemeye kalmış gibi değil,
Yaz okulunda almam gereken bir üst dönem dersi gibi coşkuyla karşılarım.


Motivasyonumu ve kendime olan özgüvenimi
Kaybetmemek için mi bilmem,
Yaptığımı hata kabul etmek istemem.
Yapılması gerekeni yapmış edasıyla,
Gözlerimi kapatıp başımı sallayarak kendimi takdir ederim,
Islık çalarak bir sonraki işime geçerim.


Yürekli bir davranış gibi gözükse bile
Bilirim aslında bu yaklaşım aslında içsel bir kandırmaca,
Züğürt tesellisidir ama kendime bile bozuntuya vermem.


Sonuç mu?
Aynı hatayı marifetmiş gibi
Mutluluk ve gururla tekrar yapar dururum.
Öğrenemediğimi seslendirmeden,
Bilmediğimi yaşayamadan.


FARKINDALIK, SELF-MOTİVASYON ARACIDIR!


Başına bir bela gelir ve seni sarsarsa
Kimseden bir şey beklemeden
Ayağa kalkmasını bil...
Yorulma, yıkılma, tükenme!


FARKINDALIK, MÜCADELE GÜCÜ KATANDIR!


Üzücü olayların herkesin başına gelebileceğini bilenken,
Karamsar ve ümitsiz bir psikolojiye girmenin,
Enerji, güç ve heyecanımızı kaybettireceğini bilmemek, neden?


Hem dememişler mi:
Olur ki; hoşunuza gitmeyen bir şey,
Sizler için daha güzel ve iyidir.


O zaman, güçlükler ve olumsuzlukların
Mücadele etme gayretini azaltarak,
Hayatı daha da zorlaştıracağını bilmemek, neden?


Çıkış yolu olduğunu düşünmek,
Ve pes etmemekle huzur ve güven bulmak olan
Ümidini sorgula, ey savaşçı!


Sorgula ki
Mutsuzluktan kaçış veya mutluluğa varış için nedenler bulasın!


Sorgula ki;
Ümit ve erdemsiz olma korkusunun
Aynı anda ve bir arada olmasının
Doğru davranışa yönlenmek için gerekli olduğunu
Bulanlardan olasın!


Sorgula ki,
Ümitle hayata bakmanın
Bir kaçış, sığınma ve yardım sunan
Pozitif değişim müjdesi olduğunu
Bulanlardan olasın!


FARKINDALIK, HAYATA FAYDA KATMA ARZUSUDUR!


Nasıl mı mutlu oluruz?
Mutluluklara koşarak veya mutsuzluklardan uzaklaşarak mı dedin?


Hayır işte değil, öyle değil
Mutluluk sadece kendin için ulaşılan bir olgu değildir.


Bir iyilik yapana karşılığını ver,
Eğer onun karşılığını verecek bir şey bulamazsan,
Onun iyiliğini yürekten dile.


Evet işte bunlar, sadece soylu ruhların anlayacaklarıdır


Hadi, şimdi sor kendine ve diğerlerine:
Amaç mıdır mutluluk, yoksa sağlıklı yaşam için bir araç mıdır?
Amaç mıdır uzun yaşamak, yoksa mutlu olmak için bir araç mıdır?


Nasıl mı mutlu oluruz?
Mutluluklara koşarak veya mutsuzluklardan uzaklaşarak mı dedin?


Hayır işte değil, öyle değil
Mutluluk sadece kendin için olan manevi bir doyum değildir.


Kendi hayatını sürdürürken
Başkalarına yardım edip faydalı ol,
Ve faydalı oldukça
-ateşini paylaşan bir mum misali-
Başkalarının hayatına değer kat.


Evet işte bunlar, sadece soylu ruhların anlayacaklarıdır.


Hadi, şimdi sor kendine ve diğerlerine :
İhtiyacından arta kalanı paylaşma fırsatı,
Paylaşılanı bir yandan arttıran bir eksilme, değil midir?


BÖLÜM 2 - ÜMİT ÜZERİNE...


I

Hani bir gün bana: “Sana bunları söyleten, böyle ümitle konuşturan nedir ki? Halbuki bizler bu ortamı senden daha iyi tanıyoruz. Şüphesiz değişimi müjdeleyen kalbin büyük bir yanılgı içinde!” demişlerdi de ben önce derin bir nefes almış ve ardından onlara şunları söylemiştim:


Atılmışlık duygusu yaşayan
Oyuncak bebekler gibi
‘Ben buraya ait değilim’ diyerek
Umudunuzu mu yitirdiniz?


Kalabalıklar içindeki yitik bedenler gibi
‘Burada olmaktan mutsuzum’ diyerek
Ümitsizliğe mi düştünüz?


Hayır! Oturduğunuz yerden ümit dilenmeyin!
Büyük bir tükenmişlikle sızlanıp
Artık kendinize de eziyet vermeyin!


Hadi! Güneş gibi bakan neşeli gözlerle
Ve atılgan bir mertlikle ayağa kalkın!
Özgül ağırlığı olan bir başarı için
Değerli bir davanın peşine düşün!


Unutmayın!
Sıkıntı ve dertleri çekilebilir kılan
Yapmaya değer ve anlamlı
Bir davayı gütme emelimizdir.


Hayır! Şımarıklık yapmayın!
Bir başarıya sahip olmak için
O sahipliğin gayretini gösterin!


Ey çok sevilenler,
Yarınınızda hüzün istemiyorsanız:
Hayatı konsantre bir şekilde
Eyleyerek, düşünerek ve söyleyerek
Ama hiçbir anını
Boş geçirmeyecek bir şekilde yaşayın!


Yarınınızda hüzün istemiyorsanız:
Yaşadığınız anın çocuğu olun!
Bir daha yapamayacağınız her şeyi
Hemen şimdi yapın, sakın ertelemeyin!


Yarınınızda hüzün istemiyorsanız:
Şüphesiz iki günü birbirinin aynı olan
Büyük bir yanılgı içindedir diyerek
Bugünü dolu dolu yaşayın, iyiyi büyütün!


Evet! Yaşam neşenizi sakın kaybetmeyin!
Bir boşluğa düşerseniz,
Hemen ayağa kalkmasını bilin!


Muhakkak ki
İyilik dolu niyetiniz ve kutsal alın teriniz;
Bunun ödülünü bir şekilde
Sevinç müjdesiyle size verecektir!


II


Bir gün bana: “Yapmak istediğim pek çok şeyi bana burada yaptırmazlarken, ben tembel, uyuşuk biri de değilken, sana bazı şeyleri eksik yaptığımı söyleten de ne?” diye sormuştun, aslında bildiğini duymak isteyen bir edayla.


Bende başımı iki yana sallayarak sana: “Ey her şeyden çok sevilen! Söylediklerine bakarsak, başarılı olmak için başkalarının bize fırsatlar sunması gerekiyor. Oysaki ben, başarı bizim niyet, emek, azim ve kararlılığımıza bağlıdır, diyenim!” demiş ve sonrasında sana şunları tavsiye etmiştim:


Her akşam başını iki elinin arasına alıp
İçsel bir çatışmayla
‘Bugün daha fazla ne yapabilirdim’
Diyerek geçen günü muhasebe et!


Evet maalesef, bizi var eden geçmişimiz,
Elbette ona vefa göstermemizi isteyecektir.
Ama çoğunlukla üzerimize
Gam, hüzün ve keder yağmurlarıyla inecektir.


Hayır! Yılma! Geçmişinle yüzleş,
Halının altına süpürme artık!


Geçmişin, geçmiş fırsatlarının
Üzen kayıplarının yasını tut
Ve yüzleşerek başarısızlıklarını göm artık!


Ama bu kutsal ayinden sonra
Geçmişin hüznünü artık yaşama
Ve güzel bir gelecek için
Önüne umutla bak!


Geleceği şekillendirme arzusu olan
Umut ise;
İhtimaller arasından en iyi olanı
Güçlü bir beklentiyle istemek değildir.
Başarı için ve uğruna
Gerekeni yapma iradesidir, sevgili dostum!


Evet! Eğer hayatta başarılı olmak istiyorsan:
-Amacına daha fazla katkıda bulunma arzun
Ve sahip olduğun insani sorumlulukla-
Niyetini, emeğini ve sonuçları sorgula!


Evet! Eğer hayatta başarılı olmak istiyorsan:
-İnsan olmanın karmaşıklığı
Ve etik mükemmeliyet peşinde koşmanın
İçsel bir mücadele gerektiğini bilerek-
Niyetini, emeğini ve sonuçları sorgula!


Evet, evet! Başarının kolay olmadığını bilerek
Daha fazlasını yapma arzunu
Kendi kendine şöyle dile getir:
       Var olanı,
       Bir üst standarda çıkarmanın
       Gayretinde olmalıyım!


Aman dikkat et!
Umudun sakın bencil olmasın!


Evet! Bencillik,
Kişinin kendisi için
Bir şey istemesi değildir.
Kendisi için istediğini
Bir başkası için istememesidir!


İşte bu yüzden;
Umudun sakın bencil olmasın!
Bireysel menfaatini
Olumsuz etkileyecek bile olsa
Doğruları sarsacak bir davranış sakın sergileme!
İyiyi herkes için dileyen,
Karakter sahibi bir insan ol!


Gerçekçi bir Umutla
Daha iyi bir geleceği var etmek istiyorsan,
Elinde iyi niyet, çaba, azim ve kararlılıktan
Başka bir şeyin olmadığını iyi bil!


Ve ısıtan umutla kendi kendine şöyle seslen:
       Her gelen gün,
       Bir önceki gün bende olmayanı
       Bana getirmelidir!
       Evet! Eksik olanı gülümseyerek
       Bana getirmelidir!


Unutma! İyi bir şeyin olabilme ihtimalidir,
Onu bir umutla değerli kılan…


III


Bir gün bana, “Burada çok çalışarak başarılı olmak mümkün değil, bu olsa olsa uydurduğun bir hayalden ibarettir” dediler; böylece beni anlamadıklarını itiraf ettiler.


Kalbim burularak yokluğa dönüştü ve onlara şöyle seslendi: 

Bıkıp usanmadınız mı uçuşan kül olmaktan?
       
Başkalarının hayallerinde
Figüran roller almak yerine,
Alkışlanan baş roller için
Ayağa kalkmamak niye?


Ümitle doğan güneşe ant olsun,
Yanlış yoldasınız!


Memnuniyetsizlikle kollarınızı kavuşturup
Surat asmayın artık.
Hadi! Harekete geçin, hemen şimdi.
Hiç toparlanmadan düşün yola!


Ümitsiz kalacak kadar
Fakir olmadan,
Emeksiz başarı isteyecek kadar
Onursuz olmadan,
Tutkulu bir amaç için düşün yola!


Karanlık geleceğinizi,
Ümit kandiliyle aydınlatmak istiyorsanız:
Gururlandıran bir başarı için düşün yola!


IV


Eksiklik bulup
Somurtmak için bahane arayanlar dahil,
Hepinizin burada
Mutsuz olduğunu görüyorum.


Hayır! Kaçının bu zararlı duygudan!


Olumsuz duygular yaşamanızı,
İnsana ait kabul etsem bile;
Zayıf, güçsüz ve pes etmiş
Her halinizi ayıplayanım.


Ardında faydalı eserler bırakan,
Tarihe iz düşen
"Yaşayan ölülerin" aksine,
Ümidini kaybederek
"Ölmüş yaşayanlar" olmak niye?


Hayır! Kaçının bu zararlı duygudan!


Yaşadığımız tüm olumsuzluklar,
Bizlerin çözmesi gerekenlerdir.
Bunu bir başkasından beklemeyin!


Yaşanılacak tüm başarılar,
Bizlerin olması gerekenlerdir.
Bu onuru bir başkasına bırakmayın!


Hadi, kalkın ayağa! Ayaklanın!
Doğan güneşe gülümseyip
Ümidinizin peşine takılın!


Unutmayın!
Ümidinizin büyüklüğü kadar,
Yaşanan olumsuzluklar
Küçük gözükecektir size!


V


Seni mutlu kılamayan etrafındaki her şey,
Eğer varlık olarak anlamlı değilse,
Ve ömürden akıp giden nankör zaman,
Hala bu anlamsızlığa bir renk katmıyorsa
Ve harcanan gayretin silinen kutsal terinde,
Henüz keyif dolu bir gurur bulunmuyorsa
Ve bulunduğun yerde biricik varlığın
Hala beklediğin değeri görmüyorsa,
Ve tüm bunlardan eminsen,
Gerçekten hepsi doğruysa;
O zaman harekete geçmenin
Ve hayatında değişiklikler yapmanın
Vakti gelmiş dostum!


Hadi kalk, ayaklan!
Neşeli bir yürüyüşle yola düş!


Ama harekete geçmeden önce
Kendi benliğini ve yeteneklerini sev,
Özgüvenle kutsa kendini!
Evet! Sivrisineklerle uğraşmak yerine
Önce zihnindeki bataklığı kurut!


Hadi kalk, ayaklan!
Neşeli bir yürüyüşle yola düş!


Muhakkak ki yarı yolda
Seni bir gururla karşılayacak olan,
Ümit dolu güzel geleceğindir!


VI


Hani bir gün onlara: “Siz gerçekten liyakat nedir bilmiyorsunuz. Yoksa siz mutlaka başarılı olurdunuz da buralar kurtulurdu” demiştim, küçümsemeyen ama ayıplayan bir ses tonuyla.


İşte ben bunu söylemiştim ki içlerinden birisi ayağa kalkarak: “Bırakın, bize liyakat neymiş anlatsın da bizde onun nasıl bir şey olduğunu iyice anlayalım. Bakarsın o, zaten yapıp ettiğimiz bir şeydir!” demişti.


Bunun üzerine: “Ey çok sevilenler, şimdi beni dikkatle dinleyin! Şüphesiz ben, sevdiklerimin kurmuş olduğu dünya ile gurur duymak isteyenim!” demiş ve ardından onlara şöyle seslenmiştim:


• Severim, kınanmayı hak etmemek için kendi kendini sınırlayanı. Çünkü etik değerlerle tutarlı olmayı önemser O!


• Severim, -bireysel menfaatini olumsuz etkileyecek bile olsa- iyi olanı yapmaktan vazgeçmeyeni. Çünkü ideali yapmaktan daha büyük bir mutluluk bilmez O!


• Severim, -anlamlı amaçlar uğruna- işleri hep olması gerektiği gibi yapanı. Çünkü asaletin, güzel davranışın sürekliliğinden sevinç duymak olduğunu bilir O!


• Severim, bir hakkı korumak için potansiyelini en yüksek kapasiteyle kullananı. Çünkü hırsını, sadece üstün işleri yapmakta kullanır O!


• Severim, -korkunun etkisinde kalmadan- yapılması gerekeni, zamanında yapanı. Çünkü adalete inandığı için cesurdur O!


• Severim, -karşılık vermeye gücü olsa bile- hata ve kusurlara karşı hoşgörülü olanı. Çünkü bulunduğu konumu dikkate almaz, kendisini kimseden üstün görmez O!


• Severim, değerlerin korunması ve hakların savunulması işinde, tereddüt ve şüphe yaşamayanı. Çünkü güzel eylemleri yapmakta kusur ve gevşeklik göstermez O!


• Severim, zor anlarda bile sarsıntı yaşamadan, kendini başkalarına adayanı. Çünkü tercihini hep iyiliğin büyümesinden yana kullanır O!


VII


İsterim ki; her gün aynadaki suretinize baktığınız kadar, içinize bakıp kendinizle yüzleşin!


Ve isterim ki; temenni olmayan ve harekete geçiren arzularla, yaşanan anı, umudun tazelendiği bir sevince dönüştürün!


Ve isterim ki; arzu dünyanız hep başkalarının iyiliğini dilesin. Herkesin birbiri için var olduğu, başkasını koruyan bir dünyayı düşlesin!


Ve isterim ki; sıradan değil, beklenen insanlar olun. Herkesin güven duyduğu, ümit beslediği insanlar olun!


Evet! Tüm bunları sizler için dilerim. Çünkü ben, sevdiklerimin kurmuş oldukları dünya ile gurur duymak isteyenim!


VIII


Hani bir seferinde güzel günlere olan inancıma şaşırmışlardı da aralarında alayla şöyle konuşmuşlardı: “Şüphesiz bu adam buranın iflah olmaz bir yer olduğunu bilmiyor!”


Bende başımı iki yana sallayarak onlara şunları söylemiştim:


Sahiden dostlarım, ancak amaçsız bir insan umutsuzca konuşabilir böyle; yoksa ayağa kalkardı da neşeyle ümidinin peşine düşerdi.


Evet! Aslında ben şimdi amacınızın ne olduğunu değil, ne olmadığını size konuşabilirim:


- Yoksa amaç diye tutunduğunuz şey bir istek mi? Hani olsa keyif veren ama yoksunluğu ile mutsuzluk vermeyen...


- Ya da amaç diye peşinde koştuğunuz şey bir hayal mi? Hani gerçeklik aynasında kendisini hiç göstermeyen...


- Yahut amaç diye bakındığınız şey bir heves mi? Hani tutkunuza ihanet edip gönlünüzü başka bir şeye meylettiren...


Evet sevgili dostlarım! Bulunduğunuz ortamda çevresine fayda ve değer katan bir amacınız olsun. Sahip olduğu anlam ise ümit dolu güzel geleceğiniz olsun!
...
Ne! Ben size neyi mi öğütleyenim?


Sizi bulunduğunuz ortamda var eden kutsal amacınızı aramalısınız ve kendinizi anlamlandırma uğruna kendi savaşınızı vermelisiniz!


Evet! Bazen takılıp düşseniz bile, güzel günleri vaat eden ümidiniz hep zafer çığlıkları atmalı içinizde!


Bu yüzden benden size nasihat, sevgili dostlarım: Gözleriniz daima bir eksikliği, bir yanlışı arasın etrafta – tüm anlamsızlıkları kendi varlığıyla anlamlandırmak isteyen.


Umulur ki kimileriniz alın teri mürekkebiyle kendi başarı kitabını yazar ve bu sayede amacını kendi geleceği yapar!
...
Hmm! Zorlukların büyüklüğü mü ürkütüp korkutan sizi?


Aksine dostlarım, zorlukları sevmelisiniz hep, başarınız daha değerli ve büyük olsun niyetine. Evet! Aşıp geçilen engellerim daha çok olsun diye karşılaşılacak tüm olumsuzlukları sevmeli gururunuz.
...
Ne! Sadece başarılı bir sonuç, harcanan emeği değerli kılar diyorsunuz, öyle mi?


Ben de diyorum ki size: çevresine fayda katmak isteyen bir emek, her davayı kutsallaştırır!


İşte bu yüzden alışarak yaşamayı değil, olumsuzluklarla savaşmayı öğütlüyorum size. Mutsuz bir uyumlu olmayı değil, ümitli bir savaşçı olmayı öğütlüyorum size.


Hadi kalkın ayağa! Ayaklarının!
Doğan güneşe gülümseyip yola düşün!


Bir değişimi vaat eden amacınız
İyiyi büyütmek olsun,
Bu uğurda tüketilen emeğiniz ise
Ümit dolu güzel geleceğiniz olsun!
  • LinkedIn
bottom of page