top of page
KIZIL
KARTAL
Değerler üzerine...
Rv.10
İthaf
Hayata ölmek için gelmediğini bilen herkese...
Önsöz
Yürüdüm, yürüdüm,
Soğuk rüzgârların,
Neşeli ıslıklarla ellerimi dostça sıkıp
Mosmor yaptığı yalçın kayalıklarda,
Evet, güneşin tam da battığı o kızıl saatlerde,
Buldum, sonuncuyu.
Onuncuyu...
Kanlı pençelerine hüzünlü bakışlar atarken biz,
Sadece, evet sadece kendi türüne hitap ederek
“Adımlarıyla ardında varlık bırakana selam olsun” dedi.
Anlamıştım işte o zaman,
Senin gibiydi, tüketerek tükenenlerden.
Hem de öfkeyle dokunup hafiflik verenlerden.
Baktım, baktım
“Varlık olmuş yalnızların,
Bedenlerine haraç kesip,
Zamanından önce kalabalığa,
Yalnız uğurlayana, sana,
Selam olsun, ey kızıl dağ kartalı” dedim.
“Ey, düşmüşlerin değerlerine düşkün olan!
Amacı yaşamak için yaşatmamak olana, bana,
Senin gibi kendini, bir başkasına kurban edenin
Söylenecek ne sözü olabilir ki” dedi küçümseyerek.
Baktım gülümsedim.
Baktı gülümsedi.
KIZIL KARTAL
KUCAKLANACAK HAYKIRIŞ
Ey, olduğu yerde oturup uzaklarda ceset arayan!
İçinde bulunduğun kargaşa zihnini uyuştururken,
Gafletle dolu başını, iki elinin arasına alıp,
-Kısa bir süre bile olsa-,
Sefil hayatın üzerine düşünmeye
Vakit ayırmayı istememek, neden?
Hayatının, ne yaparsan
Evet, gerçekten ne yaparsan
Daha anlamlı olacağını
Bilmeyi istememek, neden?
Ey, ölüm ve acı çekme korkusu yaşamayan!
Asıl korkunun, bunlar değil,
Anlamsız hayat yaşama korkusu olduğunu,
Kabul etmeyi istememek, neden?
Hadi sor kendine ve düşün diğerleriyle,
“Ne yaparsam hayatım anlamlı olur?” diye.
Düşün ki,
“Ben kimim ve neden buradayım?”
Sorularına ulaşanlardan olasın.
Düşün ki,
Varlık olmanın olağanüstülüğünü
Ve garip muazzamlığını içinde hissederek
Derinden kopan bir haykırış ile
“Neden buradayım?” sorusuyla yüzleşen olasın.
İNSAN, ANLAMI ARAYAN BİR CANLIDIR
Ey, yanlış yerlere bakınıp duran!
Hayat amacını mı bulmak isteyensin?
Önce varlığımızın anlamsız olduğu görüşünü,
Tüm yaşananların,
Tesadüflerin eseri olamayacağı anlayarak
Terk et hemen!
Yoksa, yaşananlar tesadüfen gerçekleşenlerdir diyerek,
Gerçek bir yaşam amacının olmadığı
Ve rastgele olaylardan anlam çıkarılamayacağı sonucuna
-kusursuz bir yanlışlıkla-,
İşte, böyle ulaşanlardan olursun!
Ey, ağacın gölgesinde ışık arayan!
“Neden buradayım?” sorusunu soranlar,
Bu soruyla beraber “buralara nasıl geldim?”
Sorusuyla da yüzleşenler, değil midir?
İşte bu sorulara verilecek cevap,
“Ne yaparsam hayatım anlamlı olur?”
Sorusunun cevabına ulaşmak için
Gerekli olan değil midir?
Ey kendini kaybeden, kaybolmuş!
Varlığımız ve olayların yaşanması
Bir anlama bağlı olarak gerçekleşmiyorsa,
-sen ona, ne kadar anlam yüklemeye çalışırsan çalış-
Yaşananların anlamsız olduğu gerçeğini değiştirmek
Ve objektif anlam inşa etmek mümkün olmayacaktır.
Düşünmez misin?
Varlığımızın ve olayların tesadüfen olmadığını
Anlayanlar, evet o soylu varlıklar;
Anlamsızlık karanlığında
Ümitsizce kalmak demek olan bu görüşü
Bak, elinin tersiyle itip,
Nasıl da dışlamıştır çoktan.
Görmez misin?
Unutma, sakın unutma!
Kral veya kölede olsa insan,
Anlamı arayan bir canlıdır.
O anlam ki,
Zihnimizin uydurduğu,
Sübjektif bir illüzyonun peşinde olmak, olmayandır.
Bilmez misin?
.
İNSAN ZİHNİ, GELECEKLE İRTİBAT KURANDIR
Ey, bilmezliğini haykırışlarla örtüp böbürlenen!
Neyi mi bildiğimi, merak edip bilmek isteyensin?
“Neden buradayım?” ve “Nasıl buraya geldim?” soruları,
-içinden kopan haykırışlar olarak yükselse de-
Bu sorulardan kaçmayı beceren olduğunu
Elbette bilenim.
Ey kendi uğursuzluğunu talih zanneden!
“Neden buraya geldiysem geldim,
İşte buradayım, keyfime bakayım,
Bunları düşünmeye gerek yok” mu diyensin?
Nasıl ve neden burada olduğuyla ilgili,
Bir sorgulamadan kaçmayı başarsan bile,
“Nereye gidiyorum?” sorusundan kaçamayacağını
Elbette bilenim.
İnsan zihninin
Çok uzun bir gelecekle
İrtibat kuracak şekilde olmasının,
Kaçınılmaz olarak “Nereye gidiyorum?” diye
İçten içe sana sordurttuğunu da
Elbette bilenim.
Sürekli dünyadan birilerinin eksildiğini görmen,
Bazen en sevdiklerini kaybederek tattığın acı,
Artan yaşından,
Aynadaki görüntüne kadar birçok işaretin
Ufuktaki ölüme doğru,
Hayat bineğinde çok hızla yol aldığını,
Evet, evet, bunların,
Sana ölümü hatırlattığını da
Elbette bilenim.
Buraya geliş nedenini sorgulamanın,
Hazlarını eksilteceğini sandığın için
“Neden buradayım?” ve “Nasıl buraya geldim?”
Sorularına umursamaz gözüktüğünü de
Elbette bilenim.
Ama unutma,
Ölümle, bu yaşamın duracağını fark ettiğin için,
Dehşete kapılmaktan
-istemesen bile- kurtulamayacaksın.
Ve “nereye gidiyorum?” sorusuna
Cevap bulmaktan
-istemesen bile- kaçamayacaksın.
HAYAT, ÖLÜM DURAĞINDA SONLANANDIR
Ey, elleri üşürken karşımda terleyen!
Hayatın bu en büyük hakikatiyle yüzleşmeden,
Yani “Nereye gidiyorum?” sorusunu cevaplamadan,
En derinimizden gelen
Ve anlamla ilgili arayışımızı tatmin edecek şekilde
Bir hayat rotası çizmek mi isteyensin?
Hem de içinden gelen anlam arayışının,
Seni istemeye istemeye,
“Nereye gidiyorum?” sorusunun cevabına yönelteceğini
Ve yaşam rotanı çizdireceğini, hiç düşünemeden.
“Ölüm gelince ben burada olmayacağım, demek ki ölümden endişelenmeye gerek yok” mu diyensin?
Ha! Ha!
Yüzeysel geçiştirmelerle,
Öleceği gerçeğiyle yüzleşmekten kaçınan mı, buldum seni?
Ölümün her an hızla yaklaşması,
Ve tüm algılara son verecek olmasının dehşeti karşısında,
Bu tip kendini kandırmaların
Yetersiz kalacağını bilmeyen mi, sandın beni?
Ey, hayatın anlamını bulmak için gölgesini terk eden!
Bu hayatın bir ölüm durağında sonlanacak olması,
Bu hayatla ilgili en önemli gerçektir, unutma!
NEYİ Mİ BİLENİM?
Neyi mi bilenim?
Geçmişte hayatının merkezine,
Hazların tatmini değerlerini koymanın,
Can yakan bu cevaplardan
Kaçınmanın sebebi olduğunu
Bilenim!
Neyi mi bilenim?
Varlık ve değerleri
Hayatlarının merkezine koymak yerine,
Kendi istek ve arzularını peşinden koşanların,
-Tıpkı senin gibi-
‘Nereye gidiyorum’ sorusunu
Kendine sormayanlar olduğunu
Bilenim!
HAZLARIN TATMİNİ
İnsan anlamı arayan bir canlı da olsa,
Yanlışlar yapmayandır mı dedim sana?
Evet, evet, doğrudur.
Tarihin her döneminde insanlarda
Mal ve para hırsı bulunsa bile
Hiçbir dönemde, insanların paralarıyla,
Günümüzdeki kadar fark oluşmamıştır.
Utandırıp üzen beni!
Evet, evet, doğrudur.
Geçmişte aynı ölçüde paraya sahip bir kişiye nazaran,
Parasının olması sayesinde,
Hayatlar arasında, çok daha fazla fark oluşmuştur.
Utandırıp üzen beni!
Evet, evet, doğrudur.
Hazların tatmini, günümüzde,
Tarihte örneği çok az olduğu kadar,
-sapkın olanı olmayanı ayırt edilmeden-
Birçok kişinin hayatındaki en önemli hedefi olmuştur.
Utandırıp üzen beni!
Evet, evet, doğrudur.
Günümüzde birçok kişi,
Güç, mevki, para ve hazları tatmin etmek üzerinden
Hayatın anlamını kurmak çabasındadır.
Utandırıp üzen beni!
ZİHİN, AYAKLARIN ÖNÜNDE YÜRÜYENDİR
Ey, kendi şaşkınlığıyla konuşup duran!
Söylediklerin gerçek olsa bile,
Şimdi söyleyeceklerimi yanlış yapmayandır.
Serotonini arttırıp daha umursamaz yapan
Ve suni mutlulukla şaşkınlaştıran hazlarla,
Ölüme karşı çare mi buldum sanansın?
Hayır, hayır, hayır işte!
Arzuları tatmin ederek
Hayatını doldurmayı planlayanların,
Planlarını bozan, ölümdür.
Evet! ufuktan hızlı bir şekilde yaklaşırken
- bir amirle, memuru
- bir zenginle, fakiri
- bir güzelle, çirkini
Eşitlenmiş kılan, ölümdür.
Evet! Atılan toprağın altındaki bedenin,
- bir krala mı, çiftçiye mi
- bir insana mı, maymuna mı
- bir sineğe mi, kuşa mı
Ait olduğunu önemsiz kılan, ölümdür.
Arzuları hayatının merkezine koyan kişi için,
Ölümle ilgili tek sorun,
Ölümün geçici arzularla,
Gelecek hazları yok edecek olması da değildir.
Tüm arzuları tatmin etmeye adayarak
Ve hevesleri hayatın merkezine koyarak
Yaşanacak bir hayatın
Anlamlı olamayacağını gösteren de O’dur.
Unutma, anlamsız yaşama korkusu,
Acı çekme ve ölüm korkusu gibi bir korku çeşididir.
Amacı varlık ve değer bırakmak olmayanların,
Tüm hedeflerini,
Ölüm,
Anlamsızlıkla boşa çıkarmaktadır.
İşte, bu yüzden
“Neden buradayım?” ve “Nereye gidiyorum?”
Sorularına karşı sağır ve kör olanlar,
-Tıpkı senin gibi-
Arzuları tatmin ederek başıboş yaşamayı,
Hayatın merkezinde tutmak isteyenlerdir.
Unutma, zihin ayakların önünde yürüyendir!
Ayakların yürüdüğü an içinde,
Tüketilen hazlarla bulanıklaşan zihin,
Gelecek zamanda içinde buluşacağı
Hayatın kardeşi
O, ölümün farkına varsa,
Şimdinin hazlarını,
Anlamlı bulamaz, değil mi?
ARZULARIN GÜRÜLTÜSÜ, HAYATIN BİR MÜZİK OLDUĞUNUN GÖRÜLMESİNİ ENGELLER
Ey, olduğu yerde zıplayıp duran!
Kutsanmış değerlere ant olsun, yanlış yoldasın.
Birçok karşıt sözü söyleyen olarak,
“Neden buradayım?” ve “Nereye gidiyorum?” gibi
Hayatla ilgili en temel sorularla yüzleşmekten
Neden kaçansın?
-En önemli sorulardan kendini saklayarak-
Oysa bu soruların cevaplarıyla,
Arzuların tatminini,
Artık hayatın merkezinden atacağını bildiğin için
Endişeli olduğunu bilmeyen miyim?
-Aslında kendini kandırdığını da bilerek-
Unutma!
Arzuların gürültüsü,
Hayatın bir müzik olduğunun
Görülmesini engeller.
Bahsedilen sorularla yüzleşmeden kaçmaların,
Aslında bu hayatla yüzleşmekten kaçman demektir.
Çoğu gerçekliğin,
Adeta suni bir yokluk olduğunu düşünmendir.
Evet, evet!
Geçici hazların varlığını
Yaşamak istediğini düşünmendir.
Unutma!
Bu sorularla yüzleşme enerjisi,
Arzular ile hayata
Sahte anlam vermeyle ilgili
Her çabayı yıkandır!
Bu sorunun cevabı;
Gelecek nesiller için varlıklar bırakmak
Ve değerlere sahip olan üstün insan olmak değilse,
-ne yaparsak yapalım-
Hayatı anlamlı bir şekilde yaşamak nasıl mümkün olacaktır?
Hayır, o değildir işte!
Uğrunda yaşanmaya ve ölmeye değecek bir hakikat,
Değerlerle asil, üstün ve örnek insan olmak
Ve gelecek nesiller için varlıklar bırakmaktır.
Bilir misin?
Erdemli olmak,
- İyi ve kötüyü
- doğru ve yanlışı
Ayırt etmektir.
Bilge olmak;
- anlamsızlıktan anlama,
- yönsüzlükten yöne
- ve karanlıktan ışığa
Kavuşmak demektir.
TÜKENİP, YOK OLANLAR ANLAMLI DEĞİLDİR
Ey, göğsü daralıp karşımda bunalan!
Çok mu üzerine geldim yoksa.
Can sıkıntısı,
Canlıları sadece istemediklerini yaptığı zaman
Yakalayan bir his değildir;
En istenen şekilde hayatın yaşandığı anlarda da bulaşan,
Evet, her şeyi olana da musallat olup çökendir.
-Tıpkı yaşadığın gibi-
Aslında bu tuhaf sıkıntılar,
Hayattaki yönün ve yapılanların,
Anlamlı olmamasıyla
İlişkili olandır.
-Sadece üstün kişilerin hakkıyla bildiği-
Üstün kişi mi kim?
Haz merkezli hayatta eğlenen,
Maddeye hükmeden veya doğayı fetheden değil,
İnsan olmanın gereğini hakkıyla yerine getirendir.
Üstün kişi mi kim?
İnsan olmanın
Her şeyden daha önemli olduğunu bilerek,
Kendi varlığını anlayandır.
ANLAMA MUHTAÇ OLAN İNSAN
İnsanların belli bir kısmı,
-açık kelimelerle ifade etmeseler de-
“Değerlerden bana ne” demektedir.
Sorulduğunda, değerlere aslında inanan,
Ve kendilerinin de iyi bir insan olduğunu söyleyenler,
Evet, asıl bunlar,
Zihin ve eylem dünyalarında
Değerlere aslında hiç yer vermeyenlerdir.
Değerlere inandığını söyleyip de
Sonra bunu hayatlarında hiç önemsemeyenleri
Uyuşturan mı ne?
- Elbette, arzuların karşılanması için yapılan koşuşturma!
Ama arzuları hayatın merkezine oturtma;
Sadece değerleri önemsemeyenlere mahsus değildir.
Kendisini, değerlerle yaşayan
Ve iyi insanlar olarak niteleyenlerde de
Bu hastalık yaygındır.
Aslında değerlerle yaşamak ya doğrudur ya yanlıştır.
Doğruysa en büyük hakikattir;
Anlamlı bir hayat yaşama şansıdır.
Çünkü değerler,
Bir anlama muhtaç olan insana,
Dünya sahnesinde anlam bulması için verilmiş şanstır.
- Ancak bu temel üzerine kurulursa,
- Gerçek anlamını kazanabildiği…
ANLAMLI, İYİ, GÜZEL VE DOĞRU EYLEMLER
Yaptığımız bir eylemin,
Anlamlı olması
Onun yapılmaya değer olması, değil midir?
Yaptığımız bir eylemin,
İyi olması,
Onun gerekli ahlaki yapıya uygun olması,
Kötülükten uzak olması, değil midir?
Yaptığımız bir eylemin,
Doğru olması,
Yalan ve yanlıştan uzak olup
Bir hayalin arkasında olmaması, değil midir?
Yaptığımız bir eylemin,
Güzel olması,
Gerekli çekiciliğe sahip olup
Çirkinlikten uzak olması, değil midir?
Yapılması boş olanı gerçekleştirmeye çabalamak,
Ahlaken kötüyü yapmak,
İllüzyonun peşinde olmak,
Çirkini hedeflemek;
Anlam, iyi, doğru ve güzel birlikteliğinin
Tam tersi bir hayat, değil midir?
Sadece tekinin eksikliğinde bile
Yaptığımız eylemle ilgili
Ciddi bir sorun olmalı, değil midir?
Yapılan eylemin,
Ahlaki açıdan sorun taşımadığını,
Bir illüzyonun peşinde olmadığını,
Gerekli çekiciliğe sahip olduğunu;
Yani iyi, doğru ve güzelle ilgili
Bir sorunu olmadığı kabul etsek bile,
Amaçlanan anlamlı olmayan boş bir işse,
Yine de yapılmaya,
Kendisine vakit harcamaya
Değmeyecektir, değil mi?
Yapılan eylem,
Eğer ahlaki açıdan sorunluysa,
Yani iyi değilse;
İsterse bir illüzyon olmasın,
İsterse estetik açıdan bir sorun taşımasın,
Yani doğru ve güzel olsun,
Sadece kötü olması
O eylemin yapılmaması için
Yeterlidir, değil mi?
İyi olmayan,
Yani kötü olan bir eylemi yapmamız
Zaten değerli olamayacağı için
Onu yapmanın anlamlı olabileceği de
Düşünemeyiz, değil mi?
Ayrıca bir eylemin
Ahlaki açıdan sorun taşımadığını,
Gerekli çekiciliği taşıdığını,
Yani iyi ve güzel olduğunu
Fakat bir illüzyonun peşinde olduğu durumda,
Doğru bilgi üzerine kurulmamış olması
Bir eylemin yapılmaması için
Yeterlidir, değil mi?
Bir illüzyonun peşinde olarak
Bir eylemi yapmak
Değerli olamayacağı için
Onun yine anlamlı olabileceği
Düşünülemez değil mi?
Bir de ahlaki açıdan sorun taşımayan,
Ve illüzyon olmayan bir eylem,
Güzel olmaktan uzaksa,
O eylemi yapmanın değeri de
Azalmalıdır, değil mi?
Kısaca,
- Varoluşsal hakikat (anlam),
- Ahlaki hakikat (iyi),
- Bilimsel ve felsefi hakikat (doğru),
Ve estetik ve sanatsal hakikat (güzel)
Ancak ve ancak
Üstün insana atıfla
Objektiflik ve doğruluk kazanandır, değil mi?
Bu sebeple erdemli olmak
Hem akla hem duyguya hitap eden,
Hem de yaşantımızın
Anlam, iyi, doğru ve güzelle ilgili
Çığlıklarına cevaplar sunandır, değil mi?
İnsanın anlam arayışının karşılığı
Ancak bu büyük hakikatlerin
Evet, evet hepsinin
Bir arada gerçekleşmesiyle bulunandır, değil mi?
HADİ SOR KENDİNE VE DÜŞÜN DİĞERLERİYLE
Hayatın anlamı nedir, diye sormak,
Aslında açık ve örtük bir şekilde
Şu soruları sormak değil midir?
- Hayatın bir anlamının olup olmadığı beni neden ilgilendiriyor?
- Böyle bir soru nereden geliyor?
- Niçin soruyorum onu?
- Anlam nedir?
- Anlamlı yaşamak ne demektir?
- Nelere anlamlı, nelere anlamsız deriz?
- Anlamlının ve anlamsızın ölçütü nedir?
- Anlam, yaşam açısından ne ifade eder?
- Hayatımı anlamlı kılan şey nedir?
- Ne yaparsam, nasıl yaşarsam anlamlı yaşamış olurum?
- Anlamlı yaşamak mutlu bir hayat sürmek midir?
- Mutsuz bir kişinin hayatı anlamsız mıdır?
- Hayatımın bir anlamı olması gerekir mi?
- Anlamlı yaşamak akla uygun bir yaşam sürmek midir?
- Anlamlı yaşamak bir amaca yönelik yaşamak mıdır?
Hadi sor kendine ve düşün diğerleriyle...
“ALÇAK BİR ÇUKURA, İPLE İN” DİYEN AKLINA MI GÜVENENSİN?
Her görünenin arkasındaki gizli gerçeklikle
Bilinmeyeni mi arayansın?
- Hem de tehlikeli bu yolda
- Ve sadece akıl ve duyumların vasıtasıyla...
Görünen gerçek olmadığını bildiğin saçma dünyada,
Alçak bir çukura iple in diyen aklına mı güvenensin?
Bulmacanın parçalarını yan yana getirerek
Anlamlı bir bütün ve doyulmaz bir sanat eserini
Özel anlam kodlarıyla oluşturana
Evet, görünenin ardındaki asıl olana yönelmemek,
Neden peki?
Tüm varlığını ve anlamını
Gerçekte var olanda bul!
Hemen her saçma görünenin ardında
Evet, çokluğun ardındaki birliğin olduğu yerde,
Bir olgunluk işareti olan o hakikati,
Gerçekte var olanda bul!
İNSANIN HAYATA ÖLMEK İÇİN GELMESİNİ Mİ YADIRGAYANSIN?
İnsanın hayata
Ölmek için gelmesini mi yadırgayansın?
Hem de
Varlık, ölüm ve sonsuzluğun,
Varoluşunun gizemine ulaşma
Ve bulunması gerekene bağlanma
Vasıtası olduğunu bilmeden...
İnsanın hayata
Ölmek için gelmesini mi yadırgayansın?
Hem de
Bugün seyredip,
Yarın terkedilecek olan yerden
Son olan olmayan
O başlangıç noktasına kadar
Yalnız yürüyerek
Mutlak gerçeği
Arayıp bulmak için
Geldiğini bilmeden...
İnsanın hayata
Ölmek için gelmesini mi yadırgayansın?
Hem de
Son olan, olmayan
Asıl durak noktasına kadar
Yalnız yürüyerek
Mutlak gerçeği
Arayıp bulmak için
Geldiğini bilmeden...
HADİ, YENİDEN KENDİNİ YAŞA!
Bu dünyayı anlamsız kılan ölümle,
Daha iyi yaşamak değil,
Daha fazla yaşamak
Ve eylemlerin sahasını
Daha fazla mı genişletmek isteyensin?
Hayır, hayır, hayır işte.
Bu nitelik ahlakının yerini
Mutlak ve ideal olmayan niceliğin almasıdır.
Suç ile erdem arasında
Yargı bakımından fark bırakmayan…
Oysa ahlak,
Olanı değil, olması gereken
Değer yargılarını
Konu edinen değil midir?
Hadi! Yeniden kendini yaşa!
Kendine özgü benliğinde
Bir kez daha yaşa, kendini!
SEV HERKESİ VE HER ŞEYİ
Sonunda ölümün olduğu bu anlamsız dünyanın
Gerçek anlamlara açılan bir kapının
Dışında olduğunu
Bilmek istememek, neden?
Bütün var olanların,
Tek bir mutlak gerçeğin
Eseri olduğunu bilerek
Sev herkesi ve her şeyi
Karşılıksız, çıkarsız ve hesapsız
Sev herkesi ve her şeyi
Her şeyin
Bir gayesi,
Bir sebebi,
Ve bir anlamı
Olduğunu bilerek
Ve aşkın manaları kavrayarak
Sev herkesi ve her şeyi
HAYIR, YALNIZLIĞINDIR O!
Hayat mı saçma olan?
Hayır, yalnızlığındır o!
Kendini bilmeden
Ve nereye ait olduğunu düşünmeden,
Asıl olandan uzak kalmak olan
Yalnızlığındır o!
HAYIR, SÖYLEMEK İSTEDİKLERİM GİZLENMEYENDİR
Yine örtülü mü geldi anlatımlarım?
Hayır, söylemek istediklerim gizlenmeyendir!
Ölümle kardeş olan bu dünyaya
Sen de bağlanamayanlardansan,
Varlıkta kendini temellendirme arayışlarını
Bu dünya tatmin edemiyordur, kardeşim.
Akıl seviyesinde anlamlandırmalarla
Görünüşte saçma ve anlamsız olan bu dünya,
Arkasındaki aşkın varlıkla fark edildiğinde
Ve ona yöneldiğinde anlam bulandır, kardeşim.
YÜKSELEREK KAVUŞ ONA!
Var oluşunu gerçekleştirme çabası olarak
Evet, iyi insan olarak
Hadi, kavuş ona!
Adalet, bilgelik, doğruluk gibi erdemler yoluyla
-taklit ederek ve benzeyerek-
Yükselerek kavuş ona!
Kendi var oluşunu gerçekleştirecek
Ve seni gerçek anlamda insan yapacak
Bir ömür yürüyüşüyle
Yükselerek kavuş ona!
İNSANIN ÖZÜNÜN NE OLDUĞUNU BİLEN, ONU NASIL EYLEMESİ GEREKTİĞİNİ DE BİLENDİR.
İnsan için
İyi bir yaşamın ne olduğunu mu
Bilmek isteyensin?
Hem de
İnsan işlevinin bilinmesi
-yani özünün ortaya konulması-
Ve potansiyelinin anlaşılması
-yani diğer şeylerden ayıran özellikleri-
Gerektiğini hiç bilmeden...
İyi dinle, ey kanlı yırtıcı!
Doğası gereği her varlık
Yönelmesi gereken kendine özgü
Mükemmel bir hali arayandır.
İşte bu yüzden,
İnsanın özünün ne olduğunu bilen,
Onu nasıl eylemesi gerektiğini de bilendir.
İnsanın ne olduğunu öncelikle tanımlayan,
En iyi yaşamın ne olduğunu da belirleyendir.
Kendi işlevini bilen,
-Yani potansiyelini aktif hale getiren-
Kendisi için en iyi yaşama ulaşan
Ve en yüksek mutluluğu
Bu yaşamsal etkinlikte bulandır.
AMACI NE OLAN, O ŞEYİN NE OLDUĞUNU DA SÖYLEYENDİR
İyi bir yaşam sorunu,
-aslında neye yönelik olduğu daha önemli olsa bile-
Düşünen bir varlık olarak tasarlanan insanın
Düşünme etkinliğiyle ilgili
Değil midir?
Her bilgi, eylem ve tercih,
Hep bir iyiyi arzulasa bile,
En iyi,
Her şeyin arzuladığı şey
Değil midir?
Her eylemin bir amacı olsa bile
Sadece kendisi için tercih edilen amaç,
-yani başka bir şey için tercih edilmeyen amaç-
İnsan için en iyi olan
Değil midir?
Evet, evet!
Sadece kendisi amaç olan bir şey
İnsan için en iyi olan
Ve amacı ne olan,
O şeyin ne olduğunu da söyleyen
Değil midir?
İşte tam da bu yüzden,
İnsanın işlevinin ne olduğunun
Belirlenmesini destekleyen amaç,
-en son nokta değil-
En iyi ve en yüksek olan şey
Değil midir?
İşte bu
Amaca götürdüğü için değil
Sadece kendisi için tercih edilen
Ve nihai amaç olarak iyi olan
Mutluluk
Değil midir?
Evet, evet
Tam da bu yüzden;
Yapılanların amacı olan mutluluk,
Kendisi amaç olan
Ve kendine yeter olan
En yüksek iyi
Değil midir?
Kendi kendine yeter olduğu için
En mükemmel olarak tercih edilen
Ve zaten kendisi amaç olan
İşte bu! Bu mutluluk
Değil midir?
EUDAİMONİA
Nedir mi bu?
İyi yaşamak
Ve iyiyi gerçekleştirmek olan
Eudaimonia’dır.
Kendini gerçekleştirerek,
Yaşam boyu
Etkin bir hayatı ifade eden
Eudaimonia’dır.
İnsan eylemlerinin en yüksek amacı,
Hiçbir şeyin aracı olmayan
Ve mükemmelliğini kendini yeter oluşundan alan
Eudaimonia’dır.
Ruhun akla uygun etkinliği
Ve erdemlerden oluşan yaşamda,
Her şey kendine özgü erdeme göre
İyi yapıldığında,
İyi gerçekleşen ise
İnsansal iyi olan
Eudaimonia
Ruhun erdeme uygun etkinliği
Değil midir?
Ruhun erdeminin etkinliği ise
Zaten en iyi
Değil midir?
Bir şeyin işlevi,
Zaten erdemini yerine getirmesiyse,
Ve erdem,
-neyin erdemi ise-,
Onun iyi durumda olması
Ve kendi işini iyi gerçekleştirmesiyse,
Ruhun da belli ki bir işi bulunması gerekli
Değil midir?
Bu sebeple,
Ruhun erdeme uygunluğu,
İnsanı iyi kılan
Ve kendini iyi gerçekleştiren
Değil midir?
Bir başka şey için,
Bir başka şey adına,
Tercih edilmeyen
En çok tercih edilesi olan
Değil midir?
O zaman
Kendi başına amaç olan
Eudaimonia,
Kendi kendine yeten
En mükemmel olan yaşam
Değil midir?
MUTLULUK, BİR BAŞKASI İÇİN DEĞİL, KENDİ BAŞINA TERCİH EDİLENDİR.
Hiçbir şeyden yoksun olmadan,
Kendine yeten
Mutluluk,
Bir başkası için değil,
Kendi başına tercih edilendir.
Kendi başına tercih edilen ise
Etkinliği dışında hiçbir şey beklenmeyendir.
Kendi dışında başka iyiye gerek duymayan
Eudaimonia,
Akla dayalı mutluluk olduğu için
En yüksek iyidir.
Akla uygun mutluluk olan
Eudaimonia,
Kendisi dışında hiçbir hedefe yönelmeyen,
Kendine özgü bir haz taşıyan,
Kendine yeten,
Ve olabildiğince kesintisiz olandır.
İşte bu!
En ideal yaşamdır.
EVET, AKLA GÖRE YAŞAM, EN MUTLU YAŞAMDIR.
İnsan yaşamı,
Sadece kendi yaşamanı
Düşünerek harcayacak kadar
Değerli değildir.
İnsan yaşamı,
Sadece bireysel kaygıları aşmakla yetinmeden,
Toplumun ve insanlığın gündelik kaygıları üzerine de
Zaman harcamalıdır.
İşte bu onu,
Kendi varlığını aşarak
Ve yüksek varlıklara dönüştürerek
Eudaimonia’ya ulaştırandır.
Evet, akla göre yaşam,
En mutlu yaşamdır!
bottom of page