
Ah! Yanmak Acıdır, Evet — Ama Başkarını Söndürmek Utançtır.
- Ergün Gültekin

- 28 Eki
- 3 dakikada okunur
Gözlerini dikti uzak bir ışığa, genç kadın konuştu:
Ah! Kalmak ve iyileşmek istemiştim ama toprağın kalbi çarptı içimde; Konuşmak istedim her sorun sahibiyle fakat sessizlik bile bana ihanet etti.
Acı geldi bana ölüm sûretinde, çağırdı beni
Ama yaşam kavradı ellerimi, yerin kalbi değil. Ve yeryüzü dedi bana: ‘Ey kararsız! Kim diriltecek seni — mutsuzluğu yaşayan mı, mutluluğa giden mi?’
Ve dedim yüreğime: Ey sabırla yoğrulmuş! Kaçtığın acı değil midir, gizli sevincin rahmi?
Ardıma bakmadım o an, terk ettim; çünkü değişim isteyen, geçmişin gürültüsünü ardında bırakırmış, mutluluğa yürüyen yalnızın nasibiymiş bu.
Acılarından bir köprü kurdum; geçerken gördüm: ben yürüyendim, ben uzaklaşan; çünkü insan, mutsuzluklarını bilip sayamadan iyiye varamaz.
Koştum nefes nefese. Ve yıldızlar artık uzak değildi; sanki ozanın düşlediği diyar parmak uçlarıma eğilmişti — mutluluk terk edişle göründü. Yıldızın ateşi alnıma değdi — o ışıkta kötü anılarım diz çöktü. Ve dedim kendime: Ey yürek! Kaçtığın acı, meğer mutsuzluğun kendisiymiş — sabrın gizli meyvesi.
Yalnızlığın mutluluğu doldu içime ve alıştıkça o serinliğe, ateşim sönmeye yüz tuttu. Küller yürüdü önümde çünkü içimdeki ateş henüz sınavını tamamlamamıştı — kararmış vadilerde hâlâ nefes yanıyordu.
Bir gün geçmiş acılarım iyice sustu; kendime meşgale bile edindim. Ah! o vakit gördüm: sevmediklerinden kaçan yürek, hayattan keyif alırmış. Evet! O gün, dışımda değil, içimde esti serin rüzgâr; çünkü özgürlük, başkalarına adanarak değil, insanın kendi hayallerinde nefes alır.
Evet! Her terk edişe gülümsedim o vakit; yalnızlığın sıcaklığı, sevimsizlerin uzak yerindeydi.
Ah! Mutluluğum bir amaca kavuşmada değil, bir amaçtan uzaklaşmadaydı — evet aranan sevinç, yaşanmak istenen ateş gibiydi.
Ah! Zamanla bir huzursuzluk çaldı kalp kapımı. Yara izlerim yazdı beni; ama neden sevinen gönül, kendi kanıyla yazar destanını? Sordum: Ey içimin yankısı! Nedir seni eksik bırakan, huzurun eşiğinden döndüren?
Yüreğimi avucuma koydum da kanatlanıp dile geldi: “Ey insan! Nedir seni yüceliğinden ayıran? Soyluluk, kaçışın hazzı değil ki uyanmış ruhlarda yankılanan sevgi dolu bir çağrıdır. Hayır! Kendine bak — kaçışın, bencilliğin karanlık yüzü değil mi?"
Sustum; ve o sessizlikte vicdanın homurdandığını duydum — ah! onu duymak, huzursuzluğu duymakla başlardı.
Konuştu bana: Huzuru mutluluktan ayıran o kutsal teraziden medet ummak sana yetmez mi ki iyilik seni korkutur? Ah! Ey insan, iyiliğin karşılığı, sevgiden başka olur mu?
İşte o an mutluluk beklemedi, ben dizine düştüm hüzünle. Ey E2, söyle bana neden hala eksiğim. Nedir benden kaçıp mutluluğun benden istediği?”
---
Bir sessizlik çöktü; rüzgâr sustu, bulutlar bile dinledi. E2 güneş gözlerle seslendi; vicdan sustu, adalet konuştu ve hakikat, o gölgenin yankısında saklandı:
Ey aykırı! Belli ki birilerini sevgine öksüz bırakmışsın. İşte budur senin mutluluğun, çocuk gözyaşına saklanan!
Ey aykırı! Kalplerden elini çekmişsin de sevgini paylaşmak yerine kendi mutluluğuna kaçmışsın — ve işte bu yüzden öksüz kalmış kalplere düşen pay.
Ah! Bilmez misin? Mutluluk, acıdan kaçtığında doğmaz — acının yüzüne döndüğünde, onu arındırıp sevgideki ateşe kattığında ve o acıyı artık başkalarının pay almayacağı bir sabra dönüştürdüğünde var olur.
Ah! Bilmez misin? Kendini önceliklendirip başkalarına sevgini saklarsan, bencilliğin yetimini doğurursun.
Ah! Terk ettiklerini hatırla ey kardeşim; hatırla çünkü unuttuğun her masum kalp, seni hatırlamaya devam eder uzakta.
İşte budur insanın düşüşü: kaçışı mutluluk sanması ve mücadelenin nefesinden korkması — ama vicdanı ile yüzleşmeyen ruh, huzuru nasıl hak eder? Ve bil ki: üstünlük, karanlıktan uzaklaşanın değil — masum kalplere sevgi meşalesi yakanların fedakârlığıdır.
Ey çıplak ruh, kendini yalnızlığın mutluluğu ile kandırma! Başka insanlara ümit olmanın huzurunu ara, sevgi veren ateşle uzat ellerini.
Hadi kıpırda, çünkü bireysel mutluluk arzuların tatmini ile yaşanır ki ona ulaşmayı amaçlamak dünyayın en eski yalanıdır.
Ve unutma: Kim kendine muhtaç insanları terk edip konforuna kaçarsa, kendi vicdanını huzursuzluğa sürükler. Çünkü huzur, vicdanın eşsiz mutluluğudur.
Ey ateşten kaçan! Yükselmek istiyorsan başına gelenlerden utanma, ıslah etmekten kaçınan niyet ve gayretinden utan. Ah! Yanmak acıdır, evet — ama başkarını söndürmek utançtır. Ve bil: alevin öğretmeni yalnızca sabırdır.
Kendine mutlu olan, başkasını o ışıkla boğmaz mı? İşte ben, sevgiyi kendime saklamadığım gün öğrendim bu hakikati. Çünkü sevgi, karşılık beklediğinde ve kendine saklandığında eksilir. Ben bunu böyle öğütlerim!
Ey zincirini kırmak isteyen! Sende ardında bıraktığın masumları düşün. Kırdığın yerde mutluluk, kanattığın yerde özgürlük sakın doğmasın. Evet! Kendi mutluluğunu ararken dikkat et —zira başkalarını sensiz ve sevgisiz bırakman, çatık kaşlı vicdanına huzur getirmez.
Ey sevgiyi yitiren ama kendini çok seven! Sevgi, verilmediğinde birikmez, kendine saklandığında ise öldürür. O halde adaletin diliyle konuş kendinle; ah! vicdan o dili ne güzel anlar. Ama kendi hatalarını da lanetleme; o senin en eski aynandır.
Ey içimde doğan kudret! Belki sen yürüdün özgürlüğe yeniden — ama artık mutluluk değil, sevgisizlik taşıyor kalbin. Evet! Gözü yaşlı bekleyenleri unuttun da değerleri dize getirdin. İşte budur senin vicdanının bana ulaşan çığlığı.
Dokunmadığın kalpleri düşün, ey aykırı, ey çok sevilen! Terk ettiğin ihtiyaç sahiplerini hatırla. Evet, evet! Kendini değil sevgine muhtaç olanları sorgula! Ve unutma: bencillik, karanlığın son mutluluğudur.
Böyle söyledi E2
28 Ekim 2025
Orhangazi, Bursa




Yorumlar