top of page

Önce Kendi Fidanını Sulamalı Ki İnsan, Sonra Başkasına Gölge Versin!

Ah, soran mısın bana? Kötülüğü kim doğurur diye?

Ey kardeşim! İyilik, insanda kudretin meyveye durmasıdır. Ama kötülük, aynı insandaki tohumun çürümesi ve potansiyelinden eksik kalmasıdır. Kötülük böyledir, ha! Kendi başına varlık bulmaz, iyiliğin olmamasıdır asıl eksik olan! Ama iyilik devrilip boşluğa düşünce, kim onu geri kaldırır?

Evet! Koru kendini yanlış anlayışlardan, ey kardeşim! Çünkü acıma değildir merhamet; başkasını dirilten özdür, kudretle yaşama tutunduran...

Ah! Tohumun hiç toprağa düşmezse, solgun kalır dal ve açmaz çiçek ama düşerse, merhamet yağmuruyla dirilir de hayat bulur bir can.

Kötülük yenilmez bir savaşçı değildir ki... Sadece iyilik tohumu ekilmezse o yabani ot gibi büyür: ah, bu yüzden daha fazla kararmamalıdır sevgin, ey kardeşim, eğer bir yağmur olmak istiyorsan!

...

Ne! Her vakit kötülüğün yüzünü tanıyabilir misin, ey kardeşim? Onun gölgesini de ayırt edebilir misin? Ve yüreğine sinsice sinmiş kötüyü yıldızlardan mı öğrenirsin?

Hayır! Bu her zaman doğru değildir! Evvela şunu bil, ey sevilen: İyiliği ve kötülüğü tartarken, tek bir katmandan baktığından emin olamaz insan!

Evet! Bütün ile parçaların ve hatta koşulların nefesi daima hesaba katılmalıdır kardeşim, çünkü ölçüsüz tartı hakikati kör eder.

Ah! Görünenin kötülüğü, insanların payı da değildir bazen. Göğün dengesini koruyan kudret, tek dalı kırar da yaprağı başka tohumlar için çürütür.

Evet! Bir düzenin sürmesi, tek tek varlıkların bağrında acı filizleri yeşertebilir çünkü bütünün selameti, faile çoğu kez yara bırakır. Evet kötü gözüken iyidir de belki bilemeyiz!

İkincisi ise: Olayların kendisi ne iyi ne de kötüdür; iyilik ve kötülük yalnızca öznenin terazisine bağlıdır. Evet! Bir hadise salt oluş bakımından nötrdür ve kimileri de onu öyle görmez.

Ah! Olaylar çıplaktır, ey kardeşim! Ne iyi, ne kötü… Onu damgalayan ise senin niyetin, senin tercihin...

Senin getirdiğinden daha güzelini sana söyleyeyim mi?

İşte üçüncüsü: İnsanlar mutlak iyi ve mutlak kötüyü ne denli özneden bağımsız kılmak isteseler, o denli yargı boş ve geçersiz kalır.

Evet! İyilik ve kötülüğü yalnızca bireysel tercihlerin sonucu sanan anlayışlar vardır ama hakikati kavrayamazlarsa, onların ölmesi gerekir!

Ey kardeşim! Unutma! Aynı yağmur birini yeşertir, diğerini boğar. O zaman artık, mutlak iyi ve mutlak kötüyü bilirim diye benim yanımda konuşma!

...

Hmmm, iyilik fayda sunmak diye mi biliyorsun ey kardeşim?

Belki etik adına bazen fayda elini uzatabilirsin ama ‘kemale ermiş’ bir insan olmazsa amacın, ufuk daralır ve sana faydası olmaz bildiklerin.

Ey kardeşim! Nasıl olur da iyiliği yalnız fayda sunmak sanırsın? – Ah! Ben senin faydaya indirgenmiş iyiliğini kendime uygun görmem!

Hayır! Yalnızca faydalı olmayı iyilik sanmaktan koru kendini, ey kardeşim! Seve seve yoksullaştırır o, uzun vadede ruhunu kemirir. Çünkü çıkar terazisi hakikati asla taşımaz. Bilmez misin?

Evet kardeşim! Sadece faydalı olmayı iyilik sanmaktan koru kendini! Zira bugünün balı, yarın değerlerin zehri olabilir!

...

Bugün hâlâ iyiliği yaşayanı mı mutlu sanıyorsun yoksa?

Evet! O, tek başına yürüyendir: ve mutluluk değil, cesaret ve umut taşır hâlâ yanında.

Ey kardeşim! Bugün başına gelen, başkasının elinden sana asılmış bir yazgıdır ve sen onun mutluluğunu yaşarsın asıl. Evet! Her olanda bir hayır vardır ama mutluluğu isteyen, iyilik kendi elinden mi çıktı diye aranmalıdır.

Yoksa bilmez misin? Yerini ve niyetini bilen eylem, isabet kazanır da mutluluk, kişiye yönlenir. Evet! Yeryüzünde iyilik gökten düşer. Ama ey kardeşim, payına düşeni emek ve niyetinle sen bulursun!

...

Kötülük hak edene mi verilir, dedin sen?

Hayır, kötülük karşılık hakkı doğurmaz çünkü kötülüğe kötülükle dönmek yalnızca utancı çoğaltır. Ah! Kötülük karşısında yaşanan acılar, karşılık vermeyi işaret eder. Fakat insana hak gibi bakan soğuk adalet, bir iyilik midir?

Ey kardeşim! Hoşlanmıyorum karşılık vermek adına başkasının yaşama ve olgunlaşma hakkını engellemenden; bir kurbana bakar gibi dikilen o kara gözlerinden. Unutma! Utanmazları utandıran sadece sevgidir!

...

Merhamet etmeye layık mısın sen, ey kardeşim, yoksa yalnızca iyi görünmek için mi ediyorsun?

Önce kendi fidanını sulamalı ki insan, sonra başkasına gölge versin! Ah, o kadar çok iyilik var ki yeryüzünde, ufku açan: kötülük ise kapıyı kapatan ve daha da daraltan.

Merhametli mi olmak isteyensin? O zaman önce kendine merhamet et, ey kardeşim! Çünkü kendine merhamet etmeyen başkasına da etmemiştir!

Önce kendine merhamet et, ey kardeşim! Sana olan sevgimle et! Çünkü bunu gerçekleştiremeyen kendine de zulmetmiştir.

03 Eylül 2025

Kadıköy, İstanbul


Yorumlar


bottom of page