
İçsel Yankılar (Yeni Bölüm #36)
- Ergün Gültekin

- 23 Ağu
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 25 Ağu
Özüm erdemdir!
Başka hiçbir şey değilim!
Evet! Yolum bana aittir, hem de iradem!
İşte böyle haykırır özgür ruh, yıldızın çocuğu!
Ah! Ne büyük bir ateştir erdem!
Geceyi parçalar, göğü de kanatarak açar!
O ateş ki, önce karanlığı değil,
insanın hayallerini yakar!
Ama bu ateş herkese değil;
yalnızca yüreğini yakmaya
cesaret edenlere parlar!
Zincire çağırmaz;
Arzuları kırar, göğe merdiven olur!
Ey zincirin köleleri!
Niçin değerlerin yolunu haykırmazsınız?
Niçin güneşinizi pazara sürüklersiniz?
Ah! Siz ki güneşiniz varken,
niçin gölgede oyalanırsınız?
Evet! Ey zincirin çocukları!
Ey erdemini zincire vuranlar!
Ey adaleti köle meydanında satanlar!
Kulak verin, çünkü bu sözlerim size!
Siz yıldızı gökten düşürür,
sabahı kendi gölgenizle boğarsınız!
Siz arzuların yelkenine üflersiniz –
ve altının pasını dua sanırsınız!
Hayır! Erdem fedakârlıkla yazılır!
Ah! Siz değerleri inkâr ediyorsunuz,
ey çıkarın sofrasında oyalananlar!
Ve işte bu yüzden çürüyorsunuz:
Ateşin dumanını soluyarak!
---
Ey yanlışın çocukları!
Ne kadar kibirlidir, hırs ve çıkar!
Önünüze kemik gibi atılır da siz,
Aç kurtlar gibi onu parçalarsınız!
Ama unutmayın:
Ardınızda susmaz bir yargıç vardır:
Eli kamçılı vicdan!
Ah! O yalanı gömer de
mezara yıldırım çakar!
Evet, evet! Gaddar vicdan bir avcıdır!
Yalanın boynuna kement atar,
gerçeği kanlı dişleriyle söker!
Ama benlik mi nedir?
Çoğu kez arzunun karnında uluyan
Aç bir kurttur,
kendi ruhunu ısıran!
Evet, ardında kudretli bir efendi vardır:
Ruh - susan buyurgan!
“Benlik” arzuların oyuncağıdır;
ama siz oyuncağı efendi sanarsınız!
Ey arzuların köleleri!
Tutkularınızın ardında buyuran bir bilge vardır:
Değerlere çağıran ruhun yıldırımıdır o!
Sizin içinizde yaşar, sizin varlığınızdır o!
Ve bir gün, gök gürler gibi çalacaktır
hakikatin saati!
Bilge öz kahkaha atar!
Benliğinizi küle savurur!
“Ne önemi var ki itirazlarınızın bana?” der.
“Onlar yalnızca yanlışa çıkan dolambaçlı yollardır!”
Benlik seslenir:
Arzuların dizginlerini tutan
ve ona yönünü fısıldayan benim!
Bilge der: “Burada yanıl!”
Bunun üzerine Benlik yanılır,
hırsın köprüsünden düşer –
ha! işte tam da bu yüzden :
Düşünmesi gerekir! Uzun, uzun...
Bilge der: “Burada hakikati sez!”
Bunun üzerine ruh sevinir;
çünkü hakikat bir kez doğdu mu,
bütün sahte ışıklar sönük kömür olur!
---
Ey zincirin köleleri!
Kendi zincirinizi öpüyor,
sonra da ona hizmet ediyorsunuz!
Artık kudretiniz yok!
Ne ateşi tutuşturursunuz,
ne de külden başka iz bulursunuz!
Tutkunuz buydu – ama çok geç kaldınız!
Bu yüzden vicdanınız yok olmak istiyor!
Ve işte bu yüzden erdemi küçümsüyorsunuz!
Çünkü artık kendinizden öte bir hakikat kuracak kudrette değilsiniz!
Ama siz karanlığa yaslandınız;
ben ise güneşle konuşuyorum!
Bu yüzden öfkeli değil misiniz bana?
Gözlerinizde küçümseyiş değil,
buz kesmiş kin yanıyor!
Evet! Yeni güneş doğacaktır!
Ve o güneş doğduğunda:
adalet gözleri kör edecek,
hakkaniyet kemikleri yakacak,
erdem bütün zincirleri kül edecek!
Hayır! Özgürlük zincir değildir, taçtır!
Ve o taç alkışla değil, alın teriyle parlar!
Ah! Özüm erdemdir!
Başka hiçbir şey değilim!
Evet! Yolum bana aittir, hem de iradem!
İşte böyle haykırır özgür ruh, yıldızın çocuğu!
23 Ağustos 2025
Yıldız, Ankara




Yorumlar