
Başarı: Sadık Eylemlerin Çilesindeki Sevinçtir!
- Ergün Gültekin

- 14 Eyl
- 3 dakikada okunur
Gece mi? Hayır, gözünüzü açın!
Karanlık olan gök değildir;
yüreğinize çöken umutsuzluktur!
Ah bakın! Kendi yüreğinize bakın;
nasılda yüksek sesle kanar gizli acılarınız,
ve nasılda gürültülü haykırır
uyanmış vicdanlarınız!
Ey kardeşlerim! İşte yoksulluğunuz şudur:
ideale aç kalmış umutlu bir yaşam!
İşte bundandır ki konuşurum size:
önce kendinizle yüzleşin,
sonra iyiyi büyütmek için
umutla ayağa kalkın diye!
Evet! Üst insan olmanızı isterim!
Çünkü o, umudu adaletle yoğurduğu
ve iradeyle iyiyi büyütmek istediği için,
yücelerin göğünde kanat çırpandır.
Ah! Herkesin ideale talip oluşunu görmek!
İşte bu, işte bu!
Yüreğimin gecesine düşen yıldırımdır!
...
Ne! Mutsuz musunuz?
Hayır, kutsal bir amaç için ve uğruna;
umutla adaleti dilemeyen,
sonunda kendi gözyaşında boğulur!
Eğer mutlu değilseniz, somurtan hep böyle,
öğrenmelisiniz korkunun üzerine yürümeyi:
başka nasıl kurtulacaksınız ki
vicdanın serzenişinden...
Ey kardeşlerim! Ne dersiniz?
Taşıyabilir mi kulaklarınız ateşli sözlerimi?
Dayanabilir misiniz, ha?
O halde dinleyin beni?
Ey aykırılar, ey çok sevilenler!
Evet, evet! Sizler ortak iyi
var etmek için doğdunuz;
O halde neden kanatlarınızı yitirdiniz,
neden engelden, zorluktan, mücadeleden
ürken serçeler gibi kaçıyorsunuz?
Hayır! Ahmaklık yapmayın!
İyiyi büyütmeyi dileyen,
Üst insanlar olmak isteyin!
Sakın umutsuz kalanlardan da olmayın;
çünkü kendini kayıran, vicdanda boğulur!
...
Ne! Sizler zaten amaç sahiplerisiniz, ha?
Ey dostlarım, beni dinleyin!
Umut dolu bir amacınız bulunsa da —
değer yoksa, ne fayda vardır orada?
Ne fayda,
tutkuyla aranan bir amacınız varsa,
ama içinde bencil değerler yatıyorsa?
İşte bu yüzden derim size:
Yoklayın yüreğinizi!
Değerleri ayaklar altına alan
bir amaç yuvalanmışsa,
ne olursa olsun terk edin onu!
Bırakın paramparça olsun o hayalleriniz,
çünkü etrafta hala
küllerin içinden doğacak hakikatler var!
Sahiden dostlarım, ne gülünçtür!
Yalnızca kendi çıkarına değer verenler:
Onlar pençesiz çakallar gibi
kurnazlıklarını erdem sanırlar!
Oysa iyi büyütmek istemeyen,
sonunda ahmaklıkta boğulur da
üst insan olamaz.
Ah! Oturduğu yerden
başkalarını kınayıp duran,
sonunda umutsuzluğa düşer
fazla sızlanmaktan.
Evet! Adaletten kaçandır onlar!
Ah, asil olan!
Ah, herkese hakkını tam olarak veren!
Ah, işte odur: üst insan!
Ve ben — evet ben!
Siz, sevdiklerimin böylesi bir dünyayı
kurmalarıyla gurur duymak isteyenim!
Ah evet! Tüm bunları
size duyulan sevgimle,
sizler için dileyenim, ey kardeşlerim.
Ve sizlere şöyle haykırırım ben:
Üst insan olmak isteyin,
çünkü umudu adaletle haykırıp
kutsal bir amacın kanadında
yükselendir o!
Evet! Severim ben, kınamayı göze alıp
kendini dizginleyeni!
Severim o üst insanı,
sınırlarını erdemin kalkanı kılanı!
Ah ağırdır bu yük; evet ağırdır!
Ama unutmayın! Onu sırtlayan,
başkasının kovasına ümit olup dolar.
Ve donanmıştır o
hakkı söylemenin erdemiyle
ve kendi rahatlığına
arkasını dönmenin gururuyla.
Övgüler olsun ona!
Yürüyor bak, kendi büyüklük yolunda:
sıkıntılar saplanır kalbine,
ama ardına bakmadan yürümek
en büyük kudretidir şimdi!
Yürüyor bak kendi büyüklük yolunda:
yanıyor yaşam amacının ateşinden,
ve bu ateş yalnız aydınlatmaz,
adaletsizliği de kül eder!
Ve o ateşle zaman, sabır olmaktan çıkar;
evet, evet! çığlıkla doğan bir sevinç olur.
İşte o an, küllerinden çıkan,
fırtına gibi yürür erdem yollarında!
Övgüler olsun ona!
Yürüyor bak kendi büyüklük yolunda:
arkasında övgüyü ve yergiyi bırakarak
ve yalnız hakikatin taşına basarak!
Ah! Kim dayanır ki övgünün şehvetine?
Kim katlanır yerginin dikenine?
Söyleyin bana!
Ey aykırılar! Söyleyin bana:
Hangi kudret korur hakkı?
Aslanın kükremesi mi,
yoksa ayağa kalkıp zalime haykıran mı?
İşte varlığını ortaya koyarak
hakkı savunan odur!
O, üst insan!
Severim ha!
Uğruna yara alınan hakikati yükleneni;
çünkü onlar kendi arzularını alt eder de
“Bedeli budur asaletin!” der.
Evet, evet bilir! Başarı:
Sadık eylemlerin çilesindeki sevinçtir.
Ve işte, bir fırtına gibi yükselir
korkunun üstünde cesur olan!
Böyledir üst insanın yürüyüşü:
doğru zamanda doğruyu yapanın yürüyüşü!
...
Ah, kimdir gücü olsa da
kusuru bağışlayan?
O, kibrin kayalıklarında yürüyen
ama düşmeyen?
Kimdir kendini üstün görmeyen?
Ve kimdir acıya dokunsa da
basiretle kararından dönmeyen?
Ey, her şeyden çok sevilenler!
Bir açlık doğsun içinizden:
hakkı gözetmek isteyin yargılarınızda,
ama adaleti sunmak da isteyin kötülere—
Evet! Böylesine büyük olsun açlığınız:
Merhamete!
...
Evet onlar, üst insanlardır;
kanatlarında umudu, iyiliği taşırlar!
Ve hayır, korkunun okları
onların yüreğini delip geçemez,
çünkü onların değerlere inancı
kaya gibi serttir
ve şimşek gibi parıltılıdır!
Bu yüzden, ey aykırılar!
Zorlu ama asil
Ve sevilmeyen olsa da
söz edelim üst insandan
ve onun yaşam amacından.
Adaletimiz umutla yaşasın
Ve umudumuzda
kutsal bir amaçla kanatlansın diye...
14 Eylül 2025
Kavaklıdere, Ankara




Yorumlar