
Başkalarının Omzuna Basarak Yükselen, Hangi Değerin Üstündedir Ki?
- Ergün Gültekin

- 27 Tem
- 2 dakikada okunur
Ey içimde kıvranan ses! Bir zamanlar göğü sarsan sözlerim, şimdi yalnızca boşluğa çarpıyor. Ah! Konuştuğumu sandım ama gök bana cevap vermedi! Ne oldu da yankımı bilgelik sanacak kadar sarhoş oldum kelimelerimle? Eğer artık hakikatin ateşini taşımıyorsa sözüm, geriye ne kalır benden? Ne işe yarar bir öğüt, eğer sadece kendi gölgesini çağırıyorsa?
---
Ey çok sevilen! Beni duyuyorsan, seni kendimden çok sevmeliyim. Çünkü bir gün yönümü kaybedersem, beni değil, hakikati koruyacaksın! Evet! Bugün sözümdeyim. Ama yarın ben kim olacağım? Sustuğumda hangi yankıyı duyacağım? Hakikati terk edersem, kendimi nerede bulacağım?
---
Sevgili dostum! Eğer sözüm, içinde bir doğruyu ayağa kaldıramıyorsa: Kulaklarını çevir benden. Çünkü içi boş bir söz, çiçeklenmiş bir çürümeyle sonuçlanır. Ah! Sözün ruhu yitmişse, hangi eylem kök salabilir?
---
Gerçek, doğan bir ışıktır ama o ışığa bakmak için önce kendi karanlığıma inmeye cesaret etmeliyim. Evet! Gözümü kamaştırmayan bir hakikat beni değiştiremez! Ve yüreğimi yakmayan bir ışık, bencil karanlığımı silemez!
Ha! Uyar beni! Ey dostum! Eğer hakikati huzura feda edersem: Çünkü sessizliğe sığınan biri, seni yalnızca gölgelerin ardına götürür!
---
Ah! Sözümle eylemim ayrıysa, yüzüme vur acımasızca! Çünkü konuştuğu yolu yürümeyen biri, yalnızca yalan taşır. Ne işe yarar bir insan, cesaret etmediği bir hakikati bencillikle seslendiriyorsa?
---
Ey çok sevilen! Bazen susmak bir direniştir, ama bazen de hakikatin mezar taşıdır! Eğer bildiğim halde sustuysam: Terk et beni! Çünkü dile gelmeyen hakikat, zamanla cesareti de öldürür. Ah! Hakikati bilenin sustuğu bir yerde, kim konuşacak cesareti bulur?
---
Başkasının sözleriyle de konuşursam: Unut beni, sevgili dostum! Çünkü başkasının ağzındaki söylem, ruhsuz bir yankıdır. Söyle! Duyduğun sesin hakikatin yüreğinden gelmediğine ne zaman inandın?
---
Eğer alkış için hakikatten saparsam: Alkışlama beni! Çünkü beğeni, bazen yalanın sahne kıyafetidir ve o kıyafet altında nice çıplak vicdan vardır. Ha ha! Ne kadar çok alkış, ne kadar az hakikat gördün, değil mi?
---
Ey dostum! Erdem, gözü görmeyen anlarda doğruyu seçen adımda parlar. Evet! Hakikat, çoğunlukta değil, tek başına yanmaya hazır olanla yürür. Eğer bir gün kalabalığın türküsüne kapılırsam: Terk et beni, bakma ardına! Çünkü vicdanı susturulan biri, hangi adaleti taşıyabilir?
---
Sadakat, birine körü körüne bağlılık da değildir,
gerektiğinde ona karşı durabilmektir! Sevgili dostum! Eğer yalnız kalmamak için adaletten saparsam: Takip etme beni! Tükür yüzüme! Evet! Sadakat, kişiye değil, hakikate olmalıdır!
---
Ah! Gerçek dışarıda aranmaz, onu yalnızca iç sesiyle yaşayan bulur. Eğer kolayı seçtiysem, ateşten kaçtıysam: Yolumu bırak! Çünkü irade, rahatlıkla değil, ateşle biçimlenir. Söyle: Yükü taşımayan biri, sana hangi yönü gösterebilir?
---
Ey sevilen! Adaleti güçlüye, sessizliği zayıfa yazdıysam: Tahtımı da devir! İsyan et değerlerime! Çünkü eğri bir terazinin taşıdığı kılıç, adalet değil, tehdittir! Hayır! Yücelik, gölgesine secde edenleri değil, ona direnenleri yüceltir!
---
Güce hayran olup, zayıfı da unuttuysam: Alkışlama beni! Eğer adımı büyütüp emeği gömdüysem: Sözüme de güvenme! Bana kulak verme! Çünkü başkalarının omzuna basarak yükselen biri, hangi değerin üstündedir ki?
Ve eğer ben bir gün, kendi ışığımın gölgesine sığınır da, adımı hakikatin önüne koyarsam: Ah! O gün beni suskunluğun çukuruna göm!
Çünkü bir ismin büyüklüğü, taşıdığı hakikatin ağırlığıyla ölçülür ve altında ezilmeye razı olmayan, onu hiç taşımamış demektir!
27 Temmuz 2025
Oran, Ankara




Yorumlar