
Israr Edeceğiniz Değerleriniz Varsa Bilin Ki Birileri Mutlaka Sizi Sevmeyecek!
- Ergün Gültekin

- 25 Tem
- 3 dakikada okunur
Çok fazla dolaştım bugün sıradanlığın yurdunda ve aniden bir utanç düştü içime. Ve etrafıma bakındığımda, bir de ne göreyim! Ahlâk, yalnız başına yürüyen bir yetimdi buralarda. Ah! Öylece kalakaldım!
Geriye döndüm bunun üzerine, ilkelerimin ufkuna doğru, giderek artan bir endişeyle. Ve böylece size vardım ey aykırılar, siz şimdinin değeri bilinmez insanlarına. Evet! Bu yalnızlar diyarına geldim; sahiden, içimde sevgimle size geldim.
Ama daha önce hiç böyle soğuk, içi boş bir yalnızlık görmemiştim! Bedenim titreyip dururken, aklım kahroldu: “Burası işte tüm anlaşılamayan aykırıların kaderi!” dedim kendime. Ah, nasıl oldu böyle? Ne kadar aksini istediysem de sizi umutsuz görmek zorunda kaldım!
Ve soruyorum şimdi: Sahi, siz miydiniz tüm haksızlıklara başkaldıranlar, o cesareti taşıyanlar? Nereye gömdünüz kudretinizi? Hangi kaygının içine attınız o kutsal amacınızı?
Ne! Anlaşılamayan mısınız? Bırak sizi herkes sevmesin. Hakikaten bir insanı herkes nasıl sever? Hayır, eğer sizin inandığınız bir ilkeniz, ısrar edeceğiniz değerleriniz varsa bilin ki birileri mutlaka sizi sevmeyecek. Ah! Yoksa kim ıslık çalarsa peşinden gidenler misiniz?
Yüzünüzde bin türlü umutsuzluk yarasıyla: oturuyordunuz karşımda, siz ey her şeyden çok sevilenler! Bin de soru vardı etrafınızda, yeteneklerinize taş atan ve sizi olduğunuzdan küçük gösteren!
Sahiden, genç kalplerinize daha büyük bir hüzün bırakılamazdı, siz ey bugünün yetenekleri! Kim – üzebilirdi ki sizi!
Özgüvenin ve ümidin de izleri yoktu gözlerinizde, sadece doğru olmanın bedelini ödemeye razı olmuş gururdan başka! Ama ben sorarım: Değerlerin kıymetini bilen sizler, neden sustunuz bunca kirlenmişliğe?
İnsan sükûtla çığlık atabilse bile: ah! şimdi sizde o azim, kararlılık nerede? Oysa ben bilirim ki sizin yetenekleriniz özlemle kıskanılandır ama eksik bırakılmış bir takdirle. Duruşlarınızın ardından tüm hakikat ve tüm tereddüt bakıyor bana, bozuk; tüm anlaşılmazlıklar ve tüm yalnızlıklar yansıyor yüzlerinize, karanlık. Ah, nasıl da üşümüşsünüz dış dünyanın saldırganlığında!
İçinizden birisi amacını, içtenliğini, sevgisini yüreğinden çıkarıp da gösterse, çekilen her acı, yeni bir yol olurdu geride kalanlara. Ama siz ne yaptınız? Dilsiz bir asaletle yere bakmayı mı yeğlediniz?
Sahiden, sizi sessizlikte direnen hâlinizle görüp de gelecek için umutlanan o tek kişi bendim; adaletsizliğe isyanınızla tanışınca kendi dertlerimi bile unutmuştum. Ah! Haksızlığa uğramışların yanında olmak isterdim o an, siz sevmeyi bilenler feryat ederken!
Kendi yolunu çizen aykırıların soğuk yalnızlıkları daha sevimlidir bana, kalabalıkların o sıcak övgülerinden!
Ama ben, hem küskün hem de ümitli hâlinize sevgiyle doluyum; işte budur size akan gözyaşlarımın sebebi, siz şimdinin gençleri!
Ve diyorsunuz ki: “Biz anlamın peşindeyiz, boyun eğmeyiz kuru kurallara.” Böyle dikersiniz bakışlarınızı, ah!, umudunuz keskin olmasa bile!
Zaten nasıl susabilirdiniz ki kötülüğe, siz ey konuşmaktan yorulmayanlar! – Siz ki her iki yüzlülüğe, her aldatmaya karşı duran aykırılarsınız! İçinizdeki vicdanın korkusuz savaşçılarısınız siz ve tüm korkuları aşan yüce bir amacın öncüleri!
Geleceğin güneşi sizden doğmakta, siz ey çok sevilenler! Ama şimdi soruyorum size: Etik değerlerin anlamını hâlâ taşıyor musunuz, yoksa yalnızca miras gibi cebinizde mi sürüklüyorsunuz? Sahiden, bu düşüncenin yükünü taşımaya hazır mısınız hâlâ?
Sizin aklınızda bir tek hakikat konuşur, ama yankısı epey geçmişten gelir! Ve tüm geçmişin suskun bilgeleri bile daha az görkemliydi sizin bugünkü mücadelenizden!
Hayır! Vazgeçemezsiniz siz; çünkü gerçeği haykırmak bir zorunluluktur size. Evet! Yeni bir yol açan üst insanlar, önce değerlerin anlamıyla tanışmıştır ve hakikate gönül vermiştir! Tıpkı sizin gibi...
Ah! Alperen ruhlu savaşçılarsınız siz, her haksızlığa sesini yükselten, mazlumu şefkatle kucaklayan. Ve budur sizin “direnişinizin yüceliği”: Ah, nasıl da oturuyorsunuz şimdi karşımda, kırık ama yürekli!
Elbette içinizden bazıları da hissetmiştir bu yangını. Ve demiştir ki: “Herhalde bir asalet, ben düşerken içimde yeniden doğdu! Sahiden, insan olmaya yetecek kadar bir şey büyüyor içimde!” İşte böyle mırıldanır bazıları içinizde.
Evet, gururla izliyorum sizi, siz ey şimdinin gözden kaçmış değerleri! Hele ki kendi kaderine ağlarken bile başkasına omuz olanlarınızı! Ne olurdu halim, sizin o sabrınıza bakıp da gözlerimi umutla yıkamasaydım ve sizin terk edilmişliğinize inat hâlâ direnmenize sessiz kalsaydım!
İşte bu yüzden hep yanınızda olacağım, sevgimle. Çünkü daha büyük mücadeleler bekliyor bizi; ne olur ki suskun kalabalıklar ve yılgın zalimler de çıksa karşımıza! Sahiden, bu yüzden dik durur gururumuz!
Ve şimdinin ahlaksız gürültüsüne kapılmam ben, çünkü sizler hâlâ inancımı taze tutuyorsunuz. – Ah, daha nereye yürüyeceğim umudumla! Aykırı göğümün zirvesinden haykırıyorum: “Vicdanın egemen olduğu toprak nerede?”
Bu yeryüzünü birlikte inşa edeceğiz ey kalbimin sahipleri! Sizlerle ıslah etmek isterim, utanılacak insanların hatasını ve bütün bir gelecekte, sizin gözlerinizdeki ümidi yaşatmak için!
Ah! Hâlâ konuşmaya devam ediyorum: çünkü henüz büyümemiş olan sizsiniz, ey çok sevilenler! Sahi, siz misiniz? O hâlde, kalkın! Çünkü ben yetiştirmek için sizi seçtim.
25 Temmuz 2025
Ataşehir, İstanbul




Yorumlar