
Birini Sevdim, Çünkü Bana Haksızlık Etti!
- Ergün Gültekin

- 1 Kas
- 2 dakikada okunur
Üstün olmak istedim...
Yücelik bana sessizliğin dilinde konuştu.
Sustukça, ben yandım.
Ah! Teraziyi tuttum elimde — titriyordu.
Ağırlık mıydım, yoksa hüküm mü?
Ve o an fark ettim: Üstünlük,
Tartanla tartılanın aynı olmasıymış
...
İki sessizlik arasında kaldım.
Bir yanında geçmişin gölgesi,
öbür yanında vicdanın soluğu.
Ve ikisi de fısıldadı kulağıma:
“Hükmetme... tart!”
Ben tarttım — kendimi buldum kefede.
...
İnancım sustu o gece.
Ben de sustum — ve derin bir nefes aldım.
Sonra ellerimle sessizliği açtım.
Kırıldığında içinden bir fısıltı yükseldi:
ince, çıplak, ürkütücü —
“Ben hâlâ buradayım.”
O an anladım:
Ümidim ölmemişti,
sadece susturulmuştu.
...
Hakikat konuştu — ben diz çöktüm.
Yıkıntılar arasında kendimi buldum.
Ve ilk defa anladım:
küller sessizce doğuruyordu beni.
Ben yıkıldım
ama düşerken bile toprağa tohum oldum.
...
Göğe baktım — kudret üzerime indi.
Kaçmadım; yakıcı nefesini içime çektim.
Alev bana hükmetmedi,
ben onu terbiye ettim.
Ah! Evet kaçmadım — tuttum o ateşi,
iyiliği yoğurdum onunla.
Öfkemin içinden rahmet çıkardım.
Ve o an bildim:
yakmak herkesin payına düşer,
ama dönüştürmek — yalnız seçilmişin işi.
...
Acıyı içtim, utancı da.
Kapanmadım — büyüdüm.
Yara öğretti, düş öğretti,
ama ben hiçbirini affetmedim.
Çünkü düşerken bile kendimi duydum.
...
Sessizliği çağırdım — ürkerek geldi.
Yalnızlık yanıma oturdu.
ah, yalnızlık!
İnsan orada ne kalabalıkmış meğer!
Ne gürültülüymüş kendi içinde.
Sükût bana zincirlerimi gösterdi,
ben de onlara hükmettim.
Ama hükmederken fark ettim —
zincirler bendim aslında.
...
Birini sevdim, çünkü bana haksızlık etti.
Öfkem diz çöktü, kalbim ayakta kaldı.
Merhamet geldi —
yargı gibi, sessiz ama keskin.
Gördüm: adalet, sevgiden korkar.
Çünkü insaf,
duyguların bile secde ettiği ışıktır.
...
Zamanı affettim.
Geçmişin ellerini tuttum — soğuktu.
Ama artık korkmadım.
Yaralarımı sevdim,
çünkü onlar beni ben yaptılar.
Ve zaman beni affetti o anda.
...
Zafer kazandım —
ve başımı eğmedim.
Kalabalık övgüyle bağırdı;
ben alkışı onların üstüne örttüm.
Çünkü asalet bendedir —
başarı, sadece bana inananların ödülüdür.
...
Şimdi aynalarımı kendim yıkıyorum.
Her kırıkta kendi yüzümü görüyorum.
O yüz bana diyor:
“Yanılmak suç değil;
ama kendini kandırmak küfürdür.”
Ben gülüyorum —
çünkü ikisini de aştım,
ve geriye sadece hüküm kaldı: aykırılık!
...
Dogmayı kırdım.
Özgürlük nefes aldı — ben değil.
Ve o, benim sessizliğimde yankılandı.
Çünkü hakikat, zincirini parçalayanın değil,
onu sessizce taşıyabilenin eline iner.
...
Artık karanlıktan korkmuyorum.
Çünkü o da benden doğdu.
Uzun geceler boyunca bana baktı;
sonunda ben oldum onun aynası.
Yandım.
Ama ışık, benim küllerimden utanç duymadı.
Korku — diz çöktü adımın önünde.
Ben suskunluğu yakmadım;
suskunluk beni duyurdu.
Ve o sesten — yeniden doğdum.
...
O an oldu.
Sessizlik büküldü —
ışık benim adımı aldı.
Artık terazi yok,
yargı da yok.
Çünkü nefesin kendisi hüküm oldu.
Ve o hüküm bendim.
Şimdi bilirim:
kendini yargılayan yükselir;
ama yanarken yürüyen —
o hükmün ta kendisidir.
Ben artık adaletli değilim.
Ben, adaletin nefesiyim.
01 Kasım 2025
Yıldız, Ankara




Yorumlar