
Evet! Bu Öğüdü Fısıldıyorum Kulağına!
- Ergün Gültekin
- 10 Eki
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 11 Eki
Ey çok sevilen! Gecenin ortasında bütün ışıklar kayboldu mu? Söndü mü umudun kandilleri, düştü mü kalbinin direnci toprağa?
Bir zamanlar göğe bakıp yıldızlardan teselli arardın da gözlerinle çıkış bulmak isterdin! Ama ey aykırı, hâlâ boşluğa bakıyorsun, hâlâ taş kalplerin kapısını çalıyorsun! Hâlâ eski fısıltılar dönüyor zihninde: “Her şey boş!” diye, “Artık umut yok!” diye!
“Umutlanmak için bile umudum yok!” – diyerek yanlışı kutsadın; ama karamsarlık denilen zaten bu değil midir? Böyle sözler yaşamı değil ölümü kutsamaz mı? Ey kara kuğu, kır, yok et bu karanlık düşünceleri!
Nice düş, yorgunluğa feda edilmiş; nice sabah, korkuya kurban edilmiş. İşte bu yüzden sana diyorum: yeni bir amaç gerek sana!
Ne geçmişin ağıtlarına, ne de sahte tesellilere! Seni yere değil, göğe baktıracak; yarınların ışığını sevdirecek asil bir amaç gerek sana! Evet! Bugün düştüğün yer değil, yarın kavuşmak istediğin şey yön vermeli geleceğine.
Ah mutsuz bakış! Çökenler zihnine hâlâ “her şey boş!” diye mi haykırıyor? Ama boş değildir ki yeniden doğmak, boş değildir ki hayata tutunmak! Hadi sevgiyle gülümse de küçülsün tüm engeller.
Ah! Yaşam zor mu dedin sen? Evet! Dünya kederle doludur; doğrudur bu kadarı; ama her yoksunluk yeni bir umut yaratır! O halde sana sesleniyorum: bırak ağıtları, bırak karamsarlıkları, bırak karanlık düşünceleri!
Yeni bir öğüt bırakıyorum sana: ayağa kalk, ışığa yürü, umudu yeniden kur!
Ey sevilen, üzülüyorum yıkılmış kalbine, görüyorum da mutsuzluğunu: soğumuş umutlarını, gelen ve geçip tükenen tüm amaçlarını, kendini korkularına teslim etme çılgınlığını görüyorum!
Büyük bir yılgınlık gelebilir, sinsice çöken bir karanlık, merhametsiz ve soğuk; bütün direncini kıran, seni kendi sessizliğine mahkûm etmek isteyen. Ama sen, ey aykırı ruh, o karanlığı yırtacak şimşekler ol!
Çünkü aksi başka bir tehlikedir ve uyanman için başka bir neden: – bir kişinin düşünceleri kendi acısına kadar geri gider ve acısına dokununca özgüven orada kaybolur. Tüm düşler böylece feda edilir: evet, bir gün umutsuzluk efendi olursa, bütün güzel gelecek kara bataklıklarda boğulur.
Bu yüzden, ey aykırı kuğu, tüm yılgınlığa ve tüm karanlığa karşı çıkacak ve doğan güneşin üzerine “umut” sözcüğünü yeniden yazacak, yeni bir amaç gerek sana. Umudun var olması için pek çok amaç ve aykırı bir özgüven gerek sana! Ya da bir zamanlar benzetmeyle konuştuğum gibi, “gecenin değil de şafağın var olması; işte budur aykırılık!”
Ey bozuk bakan, seni sevgimle kutsuyor ve yeni bir amaca yöneltiyorum: geleceği doğuran, başkalarını dirilten ve onlarla geleceğin tohumunu eken!
Sahiden, uçuşan kabarcıklar ve kısa ömürlü hevesler gibi tükenen bir umuda değil -çünkü heves olan her şeyin çok azdır sürekliliği- kalıcı fayda ve değer üreten bir amaca sarıl. Evet, tutkuyla ulaşmak istediğin amacın, önce var olmak, sonra da var etmek olsun!
Nereden geldiğin değil, nereye yürüdüğün belirlesin bundan sonraki geleceğini. Ah! Kendinden ötesini var etmek isteyen, o yüce amacın ve yılmaz gayretlerin, evet, bunlar belirlesin aykırı geleceğini!
Sahiden, bir umutsuzluğa düşmüş olman değil, – ne önemi var ki artık o gölgelerin! – başkalarının kalbine dokunup onları ayağa kaldırmak olsun amacın. Bir umut olmak olsun!
Bir zamanlar ben de düşmüştüm dersin; ama amacım olmadığı için değil, bir tavus kuşu kadar kendimi sevmediğim için düştüm. Ha! Kendini sevmek ve güvenmek bir meziyettir, biz aykırılar arasında; ve inanırız: sadece karamsarlar kabul eder çabadan sonraki bir mutsuzluğa, başarısızlığı hak etmeye!
Bir zamanlar ben de düşmüştüm dersin; ama yaralayarak bakan zorluklar ağır geldiği için değil, sabretmeyi bilmediğim için düştüm. Ah! hafif rüzgârlar kadar büyük bir şey yoktur, sabrı bilmeyenleri yıkmak için! Ve sahiden onlar, sebatkârlığı nereye kovaladılarsa, dayanıklılık ve esneklik de kaçmıştır hep arkasından!
Ey sevilen, çok sevilen, geriye değil, aksine ileriye bakmalı senin geleceğe yolculuğun! Evet! Geçmişin bütün acılarından, geleceğin bütün kaygılarından yıkanıp arınan olmalısın!
İnsanları da karşılıksız sevmelisin: bu sevgi olsun kutsal göğe vaadin – o en uzak alemdeki, en yakın dosta vaadin! Vicdanına çıplak ayaklarla tırmanmanı ve orada merhameti öğrenmeni istiyorum senden! Evet, benim gibi her varlığa sevgi duymanı, hepsine içtenlikle "çok sevilen" demeni istiyorum senden! Evet, aykırı gururum bunu böyle ister.
Ha! Geçmişteki hatalarını, insanlara umut olmak isteyerek de telafi edebilirsin! Evet, böyle kurtarmalısın her şeyini yitirmişleri! Böyle kurtarmalısın tüm mutsuz ve sevgisiz insanları!
Ey çok sevilen! Ayağa kalk! Çünkü umudu yeniden doğuracak olan, senin kendi yüreğine yürüyüşündür!
Evet! Bu öğüdü fısıldıyorum kulağına!
10 Ekim 2025
Gaziemir, İzmir
Yorumlar