
Evet! Sizden Biri Değilim. Ama Sonsuza Dek Sizinleyim!
- Ergün Gültekin
- 2 gün önce
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 2 gün önce
Ey insanlar!
Dinleyin beni — geceye hürmeten! Çünkü karanlık yalnızca güneşi değil; hakikati de bekler.
Dinleyin şimdi, size yabancı gelen sözlerimi! Sizden önce doğmuş bu yankının sesini! Evet, kendinize dokunarak dinleyin beni — zira bu çağrı kulağınıza değil; kalbinize fısıldar.
Ey insanlar!
Siz kolay olanı seçtiniz — çünkü herkes oradaydı. Ben zor olanı seçtim — çünkü orada hiç kimse yoktu! Ve zor olan, beni kendine çağırandı.
Ben kim miyim?
Ben, kendini yenerek yürüyenim. Zaferimi kimseye göstermem; çünkü yalnızca onu kendime karşı kazananım. Evet! Yaralarımı zaferle değil, suskunlukla kapatanım. Ateşin içinde yanan ama orada donmayanım.
Siz mutluluğu bir sığınak sandınız. Ben ise mutluluğu bir savaş alanı belledim! Fırtına içindeyken bile sarsılmayan... Evet! Yüzümdeki sükûnet bir aynadır; ve siz orada, yalnızca kendinize ait sevgimi görürsünüz.
Siz farklılığımı görüp onu boyanmış duvarlarda aradınız. Oysa benim aykırılığım bir yıkımdır — aydınlık doğuran bir sessizliktir! Siz savaş karşısında titrerken, ben ateşe secde edenim. Siz savaşın karşısında susarken, ben savaşa dua edenim.
Ey insanlar!
Benim suskunluğum kaçış değil — keskin bir bıçağın kınına çekilişidir. Konuşmamam sessizlik değil — kasırganın içindeki sevgi dolu huzurdur.
Aranızda sustum çünkü kelimeler henüz bana layık değildi. Sustukça anladım: söz henüz doğmamıştı.
Hayır! Benim suskunluğum korkaklığın değil — sabırla yoğrulmuş bilgeliğin sesiydi. Sustum çünkü söz, kirli kulaklarda anlaşılmaz, heba olurdu.
Ey insanlar!
Ben konuşmam, çünkü bilirim: temizlenmemiş söz, zehirdir. Siz adalet diye bağıranlara alkış tuttunuz; ben ise sustum ve adaleti içime yazdım. Siz tanınmak istediniz — ben ise bilinmemek!
Siz zirveye tırmandınız — ama orada kendi ruhunuzla yalnız kalamadınız. Oysa ben orada vicdanımla oturandım. Her şeyin parçalanıp düştüğü o yerde, keşfedilmemiş sevgiyle yükselendim.
Siz yalnızlıktan kaçtınız — ben yalnızlık olmayan, kendiyle dolu bir tek başınalığı sevdim. Ve siz yankı istediniz — ben yankı oldum. Ama bilmediniz: yankı, ancak boşluğun çığlığıydı.
Siz sevildikçe sevdiniz — ben ise sadece sevdim. Çünkü sevgim alacaklı değil; yakıcı bir sadakatti! Siz sevgiyi bir sığınak sandınız — ben sevgiyi bir meydan okuma kabul ettim.
Siz beni anlamaya kalktınız — ama ben anlaşılamayandım, sadece hissedilen. Ve siz aynada yalnızca kendinizi gördüğünüz sürece — benim sevgimi göremeyen!
O hâlde işte size söylüyorum, ey insanlar:
Ben, sizlerin arasında değer aramayandım. Çünkü alkış, değerin değil — yorgun kulakların alışkanlığıdır.
Evet! Ben hakikati, herkesin kaçtığı yıkıntının ortasında arayandım. Çünkü bilirim; yıkılmayan hiçbir şey hakikati taşıyamaz.
Ben doğruluğu konuşmakla da yetinmedim — çünkü konuşan çoktu! Hayır! Ben doğruluğu yaşamam bile — çünkü yaşayanlar sadece kendini över! Ben doğruluğu gizlerim — ta ki herkes onu terk ettiğinde bile, ben hâlâ onda kalayım. Evet, bilirim: Hakikat, terk edilmiş sokaklarda edeple yürümektir.
Ey insanlar!
Ben maskelerin ardındaki hüznü toplarım. Ama gülümsemem onun üstüne; sevgimle yas tutarım insanlık adına.
Ben zorbaya adaletle değil — sevgiyle karşı koyarım. Çünkü bilirim: En keskin kılıcı bir merhamet bakışı parçalar. Evet! Ben, düşmanını bile kurtarmak isteyenim — çünkü yüceliğimi, onun bana duyduğu kinle ölçerim.
Ey insanlar!
Ben erdemi anlatmam — susarak yaşarım. Çünkü dil, çoğu zaman yaptığı şeyi yalanlarI
İşte bu yüzden ben kimseye kendimi ispat etmem. Çünkü bilirim: Anlaşılmak için konuşan, hissedilemez!
Ve şimdi...
Kaçın ey insanlar, aykırılığıma! Çünkü benim aykırılığım, sizi yutacak bir fırtına değil — sizi kutsayacak bir sevgidir.
Ey insanlar!
Ey çok sevilenler!
Evet! Sizden biri değilim.
Ama sonsuza dek sizinleyim.
21 Mayıs 2025
Kurtköy, İstanbul
Comments