
Ey Kardeşlerim — Umudunuz, Size Sevgim Kadar Büyük Olsun!
- Ergün Gültekin
- 3 gün önce
- 4 dakikada okunur
Ben konuşuyorum size, ey kardeşlerim — uyuyan yüreklerin ortasında hâlâ nefes alanlara! Zira çağ, değerlerin ışığını kaybetti; bilgeliği dillendirenler sustu, insanın onuru toprağa düşüp gölgelendi.
Ama henüz sönmedi her şey; hala bir umut kıvılcımı var içimizde — suskun göğsümüzün altında bekleyen. Ve ben o kıvılcımı çağırıyorum şimdi — yanmak ve yürümek isteyen size!
...
Hangi yüce amaç sizi uyandırır, ey kardeşlerim — ki kudretinizi tutuştursun ve yeniden güzele yürütsün sizi?
Bakın, erdemin gayreti soluyor, çürüyor; ah! kim üfleyip yeniden alevlendirmek ister ki onu!
Siz, evet siz aykırılar, o sönmüş kıvılcımı yeniden üflersiniz — zira yükselmek, hevesle değil; iradeyle olur.
Ah! Diriltin tükenen sevgiyi; orada gizlidir göğün kutsal soluğunun insana fısıldadığı vaat.
---
Başkalarının mutluluğunu iyilikle çoğaltmanın mistik sarhoşluğunu duydunuz mu hiç, ey kardeşlerim?
Ah, mutluluk paylaşıldıkça büyür; çünkü yüce olan, yalnız sevinmekten haya eder.
Ama işte çağın insanı — paylaştıkça yükseleceğini unuttu ve şimdi kendi gölgesinin vadisine yuvarlanıyor. Evet! Paylaşmayan, kendi nurunu söndürür de bencilliğin o ıssız toprağında hiçbir sevinç filiz vermez.
Ah! Kim yüreğindekini paylaşmak ister ki!
Siz, evet siz, o erdemi hatırlayanlarsınız — unutulmuş gülüşlerin tohumlarını saçanlar ve başkasının gözlerinde parlayan sevinçte kendi yüceliğini duyanlar.
Öyleyse şimdi, insanlara karşılıksız sevgiyi anlatın! Göğe sevgiyle uçmayı öğretemiyorsanız, ey kardeşlerim — düşene elinizi verin, yeniden gülmeyi gösterin onlara. Destek vererek değil, dayanışmayla birlikteliği öğretin.
Unutmayın! Üst insan, ardında varlık değil; iyilik bırakandır.
---
Ey kardeşlerim, hangi yürüyüştür yüceliğe eriştiren — zamana meydan okumak mı, yoksa onun nefesini sezmek mi?
Bilesiniz ki hakikat, vakte buyurmak isteyenin payına düşmez; onun nabzını duyan gönülde doğar. Evet! Telaşa düşen, yeli kovalar; metin olan ise zamanla sefer eyler.
Ah! Överim o cesurları — sabırla yürümeyi göze alanları. Bilirim ki kudret, yalnız koşmakta saklı değildir; insan, adımını nereye bastığını da bilmelidir.
Evet! Çoğu kez adımını tutmakta, ileri atılmaktan daha büyük bir kudret gizlidir; sabır, ışığın eşiğinde nöbet tutar.
Hayır! Zamanın önüne geçmeyin, ey kardeşlerim — bilgelik hızda değil; yönün doğruluğundadır.
---
Sözünüz duyulmadığında susabilir misiniz, ey kardeşlerim — yoksa hakikatinizi sağır olana mı haykırmak istersiniz?
Ah! Hakikat, bağıranın payına düşmez; vaktini bilenin dilindedir. Bilge, kelimenin değil; yankının gücüne inanır. Ve bilir: her söz, dinleyeni kadar hakikat taşır.
Evet! Sözünüzü yalnızca arayanla ölçün; çünkü o, her kulağa konuşma arzusunu yenmiştir — ve bu da bir savaştır.
Ha! Sözlerinizi layık kulaklara saklayın; her karşı çıkana değil, anlayacak olana çevirin yüzünüzü — hele ki kendi yankısına hayran sürünün önünde!
Hakikatinizi kör yığına savurmayın, ey kardeşlerim — gözü kapalı olana ışık göstermek, hem ışığı hem sizi tüketir.
---
Bir topluluk sarsıldığında, hangi sessizlik söndürür onun hiddetini, ey kardeşlerim?
Ah! Kim görmeden yürürse, ışığını söndürür. O hâlde çekin gözlerinizi öfkenin dumanından — zira orada körlük vardır.
Ve hatırlayın: sükûn, kavganın ateşini sevgi dolu bir idrakle söndürür.
Ha! Sözle vurmak da bakışla kışkırtmak da birdir. Çekilin! Çekilin kalabalığın yolundan; sapın dağ yoluna! Yüreğinizi sevgiye, ellerinizi sükûna yatırın!
Evet! Barış, sıkılan yumruklarla kurulmaz; hoşgörünün tohumundan filizlenir. O hâlde kim çatışmayı susturmak isterse, önce niyetini durultsun — çünkü dingin bir ruh, fırtınadan güçlüdür.
---
Emeğinizin anlamını nerede ararsınız, ey kardeşlerim — övgüleri toplarken mi, yoksa gönlünüzle dokunurken mi?
Alkışın sesiyle kandırılan, kendi emeğini unutandır. Cambazlar ip atar; fakat fayda değil, gösteri üretir. Ah! Görün o hâli — nasıl övgünün yankısıyla ölçüyor kendini!
Ey kardeşlerim, bakışlarınızı ideale çevirin! Bilin ki iş, elin değil; niyetin eseridir. Evet! Buyrukları tapınacak mabede çevirmeyin — emeği değere, değeri anlamın sunağına çevirin.
---
Ey kardeşlerim, adil olanı kim tanır — cezanın hükmü mü, yoksa vicdanın terazisi mi?
Bir zamanlar insan, içinden şöyle derdi: “Erdemle hükmetmek isterim!” Ama çağın insanı kendi suçunu görmez de başkasının gölgesini izlemekle öğünür.
Ah! Gerçekten adalet, sevgi eksilince zulme dönüşür.
Ey kardeşlerim, biliniz ki adalet, başkalarını bastırmakta değil; yoldan sapanı iyileştirmektir. Evet! Öfkesine hükmedemeyen, aşırılığa kaçar da kendi içinde zorba olur. Ve o an, adalet sevgisizlikte ölür; yerini intikam alır.
O hâlde siz, kendinizde hüküm kurun — adaletinizin ilk şahidi yine siz olun! Hakkı başkasında değil, vicdanınızda arayın. Adalet, kara bir kalbi bile kurtarmak istemektir! Herkesi insan olduğu için sevmektir.
---
Çalışmanın özünü ne kirletir, ey kardeşlerim — alın terinin tuzu mu, yoksa hırsın kokusu mu?
Ah! Emeği kirleten ter değildir; menfaattir — o, insanın içinden inancı çalar.
Vahşi ruhlardır onlar, ey kardeşlerim; emeklerinde bile avcılık gizlidir, kazandıkları her lokmada hile saklıdır.
Emeğinizi temiz tutun — kolaylıkla değil, doğrulukla yoğurun.
---
Ey kardeşlerim, bir topluluğu ileriye kim taşır — korkmadan yürüyen mi, yoksa her düşüşte yeniden doğan mı?
Biliniz ki yönünü bilen, düştüğünde hemen ayağa kalkandır; zira kudret, hatalarla sınanır. Ne tutkulu bir arayıştır bu — ne çok yanılma, ne çok yeniden doğuş!
Birliği buyruklarla değil, sınanışla kurun, ey kardeşlerim; zira amacı büyüten, boş yankılar değil; sınanmış ruhtur.
---
Ey kardeşlerim, insanın en büyük zayıflığı nedir — hata yapmak mı, yoksa artık yanılmayacağına inanmak mı?
Hayır! En büyük tehlike kötülükte değildir; kendi saflığını yasa sanan yürekte saklıdır. “Biz biliriz neyin doğru, neyin temiz olduğunu; biz sahibiz ölçünün!” diyenlerde karanlık büyür.
Kendi doğruluğunuzdan dahi şüphe edin, ey kardeşlerim — zira kibir, iyiliğin kılığına büründüğünde en koyu kötülüktür.
Ah! Şöyle konuşsun vicdanınız: “Işığı taşımak, kör olmamayı gerektirir.”
---
Ey kardeşlerim, gerçek kudret nerededir — başkalarının erdemini tartmakta mı, yoksa kendi özünüzü bilmekte mi?
Birisi erdemlilerin kalbine bakmış da şöyle demişti: “Kendi doğruluklarının tutsaklarıdır bunlar.” Fakat kimse duymadı onu. Erdemli görünenler de duyamazlardı; vicdanlarının huzurunda zincirlenmişti ruhları.
Kudretinizi başkasını yargılamakta değil; kendinizi arındırmakta arayın, ey kardeşlerim.
...
Ben size derim, ey kardeşlerim: İnsan, paylaşarak, sabrederek, susarak, çalışarak ve adil olarak dirilir. Ah! Kim kendi nefsine hükmederse, göğün dilini duymaya başlar.
İşte böyle seslenirim size, ey kardeşlerim: Diriltin emeği, koruyun yönünüzü, arıtın niyetinizi ve büyütün yeryüzünde yeni iyileri!
Ve içinizden biri seslensin: “Susayanlar için burada bir kaynak var; arayanlar için bir yön, yürüyenler için bir kudret.” O ses yükselince de iyiyi büyütmek için çevrenizde nice yürek toplansın.
Tohumunuzu uzak bir yarın için değil, derin bir şimdiye ekin — zira yeni başlangıç, yarında değil; bugün yıkılanın bağrındadır.
Ve ben, işte böyle konuşurum size, ey kardeşlerim — umudunuz, size sevgim kadar büyük olsun!
15 Ekim 2025
ODTÜ, Ankara
Yorumlar