top of page

Ey Kardeşlerim — Umudunuz, Size Sevgim Kadar Büyük Olsun!

Ben konuşuyorum size, ey kardeşlerim — uyuyan yüreklerin ortasında hâlâ nefes alanlara! Zira çağ, değerlerin ışığını kaybetti; bilgeliği dillendirenler sustu, insanın onuru toprağa düşüp gölgelendi.

Ama henüz sönmedi her şey; hala bir umut kıvılcımı var içimizde — suskun göğsümüzün altında bekleyen. Ve ben o kıvılcımı çağırıyorum şimdi — yanmak ve yürümek isteyen size!

...

Hangi yüce amaç sizi uyandırır, ey kardeşlerim — ki kudretinizi tutuştursun ve yeniden güzele yürütsün sizi?

Bakın, erdemin gayreti soluyor, çürüyor; ah! kim üfleyip yeniden alevlendirmek ister ki onu!

Siz, evet siz aykırılar, o sönmüş kıvılcımı yeniden üflersiniz — zira yükselmek, hevesle değil; iradeyle olur.

Ah! Diriltin tükenen sevgiyi; orada gizlidir göğün kutsal soluğunun insana fısıldadığı vaat.

---

Başkalarının mutluluğunu iyilikle çoğaltmanın mistik sarhoşluğunu duydunuz mu hiç, ey kardeşlerim?

Ah, mutluluk paylaşıldıkça büyür; çünkü yüce olan, yalnız sevinmekten haya eder.

Ama işte çağın insanı — paylaştıkça yükseleceğini unuttu ve şimdi kendi gölgesinin vadisine yuvarlanıyor. Evet! Paylaşmayan, kendi nurunu söndürür de bencilliğin o ıssız toprağında hiçbir sevinç filiz vermez.

Ah! Kim yüreğindekini paylaşmak ister ki!

Siz, evet siz, o erdemi hatırlayanlarsınız — unutulmuş gülüşlerin tohumlarını saçanlar ve başkasının gözlerinde parlayan sevinçte kendi yüceliğini duyanlar.

Öyleyse şimdi, insanlara karşılıksız sevgiyi anlatın! Göğe sevgiyle uçmayı öğretemiyorsanız, ey kardeşlerim — düşene elinizi verin, yeniden gülmeyi gösterin onlara. Destek vererek değil, dayanışmayla birlikteliği öğretin.

Unutmayın! Üst insan, ardında varlık değil; iyilik bırakandır.

---

Ey kardeşlerim, hangi yürüyüştür yüceliğe eriştiren — zamana meydan okumak mı, yoksa onun nefesini sezmek mi?

Bilesiniz ki hakikat, vakte buyurmak isteyenin payına düşmez; onun nabzını duyan gönülde doğar. Evet! Telaşa düşen, yeli kovalar; metin olan ise zamanla sefer eyler.

Ah! Överim o cesurları — sabırla yürümeyi göze alanları. Bilirim ki kudret, yalnız koşmakta saklı değildir; insan, adımını nereye bastığını da bilmelidir.

Evet! Çoğu kez adımını tutmakta, ileri atılmaktan daha büyük bir kudret gizlidir; sabır, ışığın eşiğinde nöbet tutar.

Hayır! Zamanın önüne geçmeyin, ey kardeşlerim — bilgelik hızda değil; yönün doğruluğundadır.

---

Sözünüz duyulmadığında susabilir misiniz, ey kardeşlerim — yoksa hakikatinizi sağır olana mı haykırmak istersiniz?

Ah! Hakikat, bağıranın payına düşmez; vaktini bilenin dilindedir. Bilge, kelimenin değil; yankının gücüne inanır. Ve bilir: her söz, dinleyeni kadar hakikat taşır.

Evet! Sözünüzü yalnızca arayanla ölçün; çünkü o, her kulağa konuşma arzusunu yenmiştir — ve bu da bir savaştır.

Ha! Sözlerinizi layık kulaklara saklayın; her karşı çıkana değil, anlayacak olana çevirin yüzünüzü — hele ki kendi yankısına hayran sürünün önünde!

Hakikatinizi kör yığına savurmayın, ey kardeşlerim — gözü kapalı olana ışık göstermek, hem ışığı hem sizi tüketir.

---

Bir topluluk sarsıldığında, hangi sessizlik söndürür onun hiddetini, ey kardeşlerim?

Ah! Kim görmeden yürürse, ışığını söndürür. O hâlde çekin gözlerinizi öfkenin dumanından — zira orada körlük vardır.

Ve hatırlayın: sükûn, kavganın ateşini sevgi dolu bir idrakle söndürür.

Ha! Sözle vurmak da bakışla kışkırtmak da birdir. Çekilin! Çekilin kalabalığın yolundan; sapın dağ yoluna! Yüreğinizi sevgiye, ellerinizi sükûna yatırın!

Evet! Barış, sıkılan yumruklarla kurulmaz; hoşgörünün tohumundan filizlenir. O hâlde kim çatışmayı susturmak isterse, önce niyetini durultsun — çünkü dingin bir ruh, fırtınadan güçlüdür.

---

Emeğinizin anlamını nerede ararsınız, ey kardeşlerim — övgüleri toplarken mi, yoksa gönlünüzle dokunurken mi?

Alkışın sesiyle kandırılan, kendi emeğini unutandır. Cambazlar ip atar; fakat fayda değil, gösteri üretir. Ah! Görün o hâli — nasıl övgünün yankısıyla ölçüyor kendini!

Ey kardeşlerim, bakışlarınızı ideale çevirin! Bilin ki iş, elin değil; niyetin eseridir. Evet! Buyrukları tapınacak mabede çevirmeyin — emeği değere, değeri anlamın sunağına çevirin.

---

Ey kardeşlerim, adil olanı kim tanır — cezanın hükmü mü, yoksa vicdanın terazisi mi?

Bir zamanlar insan, içinden şöyle derdi: “Erdemle hükmetmek isterim!” Ama çağın insanı kendi suçunu görmez de başkasının gölgesini izlemekle öğünür.

Ah! Gerçekten adalet, sevgi eksilince zulme dönüşür.

Ey kardeşlerim, biliniz ki adalet, başkalarını bastırmakta değil; yoldan sapanı iyileştirmektir. Evet! Öfkesine hükmedemeyen, aşırılığa kaçar da kendi içinde zorba olur. Ve o an, adalet sevgisizlikte ölür; yerini intikam alır.

O hâlde siz, kendinizde hüküm kurun — adaletinizin ilk şahidi yine siz olun! Hakkı başkasında değil, vicdanınızda arayın. Adalet, kara bir kalbi bile kurtarmak istemektir! Herkesi insan olduğu için sevmektir.

---

Çalışmanın özünü ne kirletir, ey kardeşlerim — alın terinin tuzu mu, yoksa hırsın kokusu mu?

Ah! Emeği kirleten ter değildir; menfaattir — o, insanın içinden inancı çalar.

Vahşi ruhlardır onlar, ey kardeşlerim; emeklerinde bile avcılık gizlidir, kazandıkları her lokmada hile saklıdır.

Emeğinizi temiz tutun — kolaylıkla değil, doğrulukla yoğurun.

---

Ey kardeşlerim, bir topluluğu ileriye kim taşır — korkmadan yürüyen mi, yoksa her düşüşte yeniden doğan mı?

Biliniz ki yönünü bilen, düştüğünde hemen ayağa kalkandır; zira kudret, hatalarla sınanır. Ne tutkulu bir arayıştır bu — ne çok yanılma, ne çok yeniden doğuş!

Birliği buyruklarla değil, sınanışla kurun, ey kardeşlerim; zira amacı büyüten, boş yankılar değil; sınanmış ruhtur.

---

Ey kardeşlerim, insanın en büyük zayıflığı nedir — hata yapmak mı, yoksa artık yanılmayacağına inanmak mı?

Hayır! En büyük tehlike kötülükte değildir; kendi saflığını yasa sanan yürekte saklıdır. “Biz biliriz neyin doğru, neyin temiz olduğunu; biz sahibiz ölçünün!” diyenlerde karanlık büyür.

Kendi doğruluğunuzdan dahi şüphe edin, ey kardeşlerim — zira kibir, iyiliğin kılığına büründüğünde en koyu kötülüktür.

Ah! Şöyle konuşsun vicdanınız: “Işığı taşımak, kör olmamayı gerektirir.”

---

Ey kardeşlerim, gerçek kudret nerededir — başkalarının erdemini tartmakta mı, yoksa kendi özünüzü bilmekte mi?

Birisi erdemlilerin kalbine bakmış da şöyle demişti: “Kendi doğruluklarının tutsaklarıdır bunlar.” Fakat kimse duymadı onu. Erdemli görünenler de duyamazlardı; vicdanlarının huzurunda zincirlenmişti ruhları.

Kudretinizi başkasını yargılamakta değil; kendinizi arındırmakta arayın, ey kardeşlerim.

...

Ben size derim, ey kardeşlerim: İnsan, paylaşarak, sabrederek, susarak, çalışarak ve adil olarak dirilir. Ah! Kim kendi nefsine hükmederse, göğün dilini duymaya başlar.

İşte böyle seslenirim size, ey kardeşlerim: Diriltin emeği, koruyun yönünüzü, arıtın niyetinizi ve büyütün yeryüzünde yeni iyileri!

Ve içinizden biri seslensin: “Susayanlar için burada bir kaynak var; arayanlar için bir yön, yürüyenler için bir kudret.” O ses yükselince de iyiyi büyütmek için çevrenizde nice yürek toplansın.

Tohumunuzu uzak bir yarın için değil, derin bir şimdiye ekin — zira yeni başlangıç, yarında değil; bugün yıkılanın bağrındadır.

Ve ben, işte böyle konuşurum size, ey kardeşlerim — umudunuz, size sevgim kadar büyük olsun!




15 Ekim 2025

ODTÜ, Ankara


Yorumlar


bottom of page