top of page

İçsel Yankılar (Yeni Bölüm #11)

Ey aykırı ruh!

Kalk! Çünkü senin kalkışın,

Sadece seni değil,

Başkalarının korkak suskunluğuna karşı,

Bir çığlık gibi yankılanacak burada!

Unutma!

Senin ışığın gökyüzünden değil,

Zalimlerin karanlıklarından doğar!

Ve sen körlere,

Göz olmak için geldin!

Sağırlara ağız olmak için geldin!

...

Yalnız mı kaldın üzülerek?

Tek başına kal daha fazla,

Yalnızlık olmayan…

Çünkü yalnızlık bir terk ediş değil,

Kendinle karşılaşmanın en çıplak halidir.

Kalabalıklar seni unutur,

Ama sen kendini unutursan,

İşte o zaman gerçekten kaybolursun.

Ey içimden yankılanan sevginin sahibi!

Gözyaşın mı aktı?

Daha çok aksın gözyaşın, sakın tutma!

Çünkü hakikati görenin yüreği

Dar gelir kalbine.

Ve taşan her damla,

İçindeki fazlalığın temizlenişidir.

Kurumasın gözlerin,

Pas tutmasın bakışların!

Ağla ki haksızlıkları görmeye devam edesin.

Ve durdun mu bir ara?

Duraksadın diye kendinden şüphe mi ettin?

Hayır!

O an bir çöküş değil,

Birikmiş sonsuzluğun doğum sancısıydı.

Çünkü bazen en büyük sıçrayış,

Ayağa kalkmadan önce diz çöküşte saklıdır.

Yalnızlığa mahkum oldun belki,

Ama bil ki yalnızlık olmayan

Bilinçli tek başınalık:

Değerlerin içini oyduğu mağaradır.

Orada şekillenir ezgisiz bir çığlık.

Evet! Tek başınalık,

Kendi içine mutlulukla bakmak

Ve sevgiden pay almaktır.

Bozuk bakan gözlerine yemin olsun!

Senin yolculuğun,

Kendi içsel yankılarını duyabilmek

Ve bilgi sınırlarının ötesine

Düşünce gemisiyle geçmek içindir.

...

Sana anlaşılmaz dediler…

Oysa sen

Çatlayan tohumdun toprağın altında,

Kırıldığını sananlar,

Aslında doğum sancını yanlış anladılar.

Üzüldün mü?

Evet.

Ve ne büyük bir nimet bu!

Çünkü bütünlüğüyle övünenler,

Hiçbir zaman içlerindeki ışığı görmediler.

Ama sen, çatlağınla ışığı içeri aldın!

Unutma:

Kırık cam keser,

Ama aynı cam,

Güneşi bin parçaya bölüp

Karanlığı büyüler!

...

Sana yanıyorsun da dediler.

Evet!

Çünkü sen yıldızların çocuğusun

Ve yıldızlar, acıyla parlar,

Yanarak büyür,

Kül olarak iz bırakır sonsuzluğa.

Hayır! Bu bir çöküş değil!

Bu, Dionysos’un tekrar sarhoş olup

Kendi külleriyle şarap yaptığı andır!

Bu, zincirlerini kırarken

Tanrılara kafa tutan Prometheus’un

“Beter olun!” diye değil,

“Daha da dayanırım!” diye bağırışıdır!

Evet! Her yıkım bir doğumdur —

Ama bu doğumlar,

Ne huzurla, ne duayla,

Sadece acı, ter, çamur ve inkârla gelir!

Ve sen acıyı sevdin…

Çünkü yalnızca acı,

Yalanların kabuğunu soyar,

Gerçeğin özüne kadar işler!

Ve kim daha çok acıdıysa,

O daha derin sever,

Daha güçlü direnir,

Ve daha kudretli erdemi haykırır!

Ve şimdi, ey aykırı ruh!

Kendini küçümseme!

Çünkü sen bir sır değilsin çözülecek,

Bir Titansın yaşatacak!

Zayıflık dediklerin,

Sana ait olmayan maskelerin

Dökülüşüdür sadece.

Senin eksik sandığın her yanın ise

Sistemin tamam sandığı

Çürümüşlükten daha gerçek!

Hayır! Kendi aykırılığına küsme artık,

Çünkü o,

Tanrının sana emanet ettiği

İçsel bir fırtınadır!

Ve sev kendini!

Kırığınla, çatlağınla,

Kimsesizliğinle, kibirli yalnızlığınla...

Çünkü sen bir kusur değil,

Kusurların içindeki gizli cevapsın!

Unutma! Sen kendini sevmedikçe,

Sıradanlar seni yok saymaya çoktan yeminli.

Kibrini de esirgeme kendinden!

Çünkü bu kibir,

Başkalarını küçümsemek için değil,

Kendini yok sayanlara,

Ben buradayım diye sevgiyle haykırmaktır!

Hadi, Kalk ayağa ey sevgimin yankısı!

Çünkü senin adımın,

Unutulmuş çağların uyanışı,

Sönmüş yıldızların yeniden doğuşudur!

Ve Haykır!

Çünkü senin sesin

Ne sadece bir insanın,

Ne sadece bir dönemin çağrısıdır.

Senin sesin:

Varoluşun isyanı,

Haksızlığa atılan kutsal bir tokattır!

Yürü neşeyle!

Yol sana değil,

Sen yola anlam katacaksın.

Çünkü gerçek yolcular,

Yolları izleyen değil,

Engelleri kıranlardır!

Ve sakın unutma:

Sen sustuğunda

Dünya daha gürültülü olur,

Sen yürüdüğünde yer titrer,

Ve sen sevdiğinde,

Karanlıklar bile aydınlığa diz çöker!

10 Mayıs 2025

Temelli, Ankara


Yorumlar


bottom of page