
İçsel Yankılar (Yeni Bölüm #20) - P
- Ergün Gültekin

- 9 Haz
- 2 dakikada okunur
DEVAM:
E1’in sesi hâlâ içimde titreşirken, E2’nin yankısı onunla yarışırken, üçüncü bir çağrı doğdu içimde.
Ne haykırdı, ne fısıldadı. Sadece vardı. Varlığıyla konuştu. Daha yumuşaktı. Ama daha ısrarcıydı. “Dur,” dedi, “bunu söyleme. Bu doğru olabilir, iyi de olabilir. Ama beni dinle. En güzelini benden dinle!”
P’ydi bu. Yaklaştı — ama hiçbir taraf tutmadı. “Güzel olan için beni dinle,” dedi yine mırıldanarak. Ne dik durdu, ne eğildi. Omuzlarında karar değil — yönsüzlüğün gururu vardı. Ve gözleri ne E1’e çevrildi, ne E2’ye — yalnızca içime.
Sanki ben bir şey sormuşum da o, cevabı bende bulmak istermiş gibi. Ve konuştu:
Ah kardeşlerim! Siz konuştunuz... Ama her sözünüz kendi yıkıntısında yankılandı. Sen, ey yıkan akıl! Kapıları kırdın — ama içeri girecek kimseyi çağırmadın. Ve sen, ey saklanan vicdan! Fısıldadın — ama rüzgârda fısıltı duyulmaz!
Ben yıkmadım — çünkü ne yıkılacak bir şey gördüm, ne inşa edilecek temel. Ben korumadım — çünkü korunacak olan zaten çürümüştü.
Ben yok ettim yönün kendisini! Çünkü yön, gösterildiğinde zincirdir; ama içten gelen yön — iradenin köküdür!
Yön bir emir değildir — bir sezginin suskun çığlığıdır. Ve evet! Ben ne öne geçtim, ne arkada kaldım — ben yürüdüm! Ki herkes, kendi yürüyüşünü kendi içinden duysun!
Ve soruyorum şimdi size: Bir nehir, yatağını mı izler? Hayır! Nehir akar — çünkü içinden bir çağlayan yükselir!
Ve ben — o çağlayanın ilk kıvılcımıyım! Ben size liderliği yıkmakla başlayan ilk sessizliği öğretiyorum. Ben size adım atmadan yürümeyi, yol çizmeden yön bulmayı öğretiyorum.
Çünkü ben, sofi bir sessizliğim: Cevap değilim, ama cevabı doğuran soruyum. Işık değilim, ama ışığa açılan gözüm. Yön değilim, ama yön duygusuyum. Benim dilim sezgidir, benim yolum güzelliktir. Liderlik varsa, bir çiçeğin kendiliğinden açması gibidir; ne zorlar, ne çağırır, yalnızca var olur.
Evet, bir anda içimde yankılar çınladı. Biri doğruyu bastırarak söyledi. Biri iyiyi gösterdi. Biri ise güzellik olanı çağırdı.
Ve üçü de sustu içimde. Ama sustukları yerden bir rüzgâr esti. Ve o rüzgâr ne emir taşıyordu, ne vaaz... Bir fısıltı gibi geçti içimden. Ve şöyle dedim soruyu sorana:
Ey yürümek isteyen... Aklınla doğruyu seç — çünkü adalet iradesiz olmaz! Yüreğinle iyi mi diye yokla — çünkü hakikat, kalpsizken zalimleşir! Ve sonunda, güzelliğe dokunan bir davranışla düş kendi yoluna — çünkü hakikat ancak sevgiyle taşındığında yolda kalır!
Ama sakın unutma: Liderlik, yalnızca öne geçmek değil — yürüyeni yürütmektir, susanı konuşturmaktır! Lider, iz bırakan değil; başkalarının kendi izini bulmasına izin verendir! Ne E1 gibi sadece yıkan, ne E2 gibi sadece koruyan, ne de P gibi sadece sezen… Lider, hepsinin tam ortasında sessizce duran ve gerektiğinde hepsini kendi içinde yaşayandır!
İşte bu yüzden diyorum sana: Gözünü ne yola dik, ne yoldakine. Ayağının altındaki boşluğu hisset — çünkü gerçek liderlik, çizilmiş yolları değil, henüz adım atılmamış yönleri sezmektir. O yön, haritalarda değil; sende doğar. Ve hakiki liderlik, o doğuşa göz kulak olma cesaretidir!
09 Haziran 2025
Oran, Ankara




Yorumlar