
İçsel Yankılar (Yeni Bölüm #28)
- Ergün Gültekin

- 31 Tem
- 2 dakikada okunur
Ey değerleri taşımaktan yorgun düşenler!
Kimdir ki başına taç takar da övünmeye kalkar
Hakikatin ateşi, hükme sığmaz,
ve zulümle tutuşanlar, hükmü yıkar.
Ah! Sevmem kibirle adını ağızda gezdirenleri.
Çünkü hakikat, tahtlarda doğmaz,
göğüse düşer, vicdanda parlar.
---
Ey değerlerin tozunu yüzüne sürmeyenler!
Varlık biriktiren mi sanır kendini zengin,
hakikatin çığlığını duyarak?
Oysa değerler, sayılan altını duymaz;
edeple geçip gidenden başkası ise
ardında iz bırakmaz.
Ne yapsın bana yön gösteren biri,
kendi sadakatini tanımamışsa?
Ah, sonunda! Kendi izini taşımayanın
yattığı toprak unutur onu.
---
Ey alkışa doymayan hüküm sahipleri!
Yakarım çağrısını bağıra çağıra söyleyeni,
çünkü saygı, davranışın karşılığıdır
ve saygı, insanlık onurundan doğandır!
Evet! Sevmem yüksekten konuşanları,
çünkü tevazu dolu bir hikmetin yanında
kendi haddini aşar insan.
---
Ey öne fırlayanlar!
Utancımdır öne geçen,
ardında bir tek iyilik kıvılcımı bile bırakmamışsa.
Çünkü kendinden ileri atılan,
çoğu kez içindeki uçurumu örtmeye çalışır.
Benden değildir rüzgârı hesaplayan,
çünkü bencillik, kabarmış arzulardan gelir
ve yetinmeyen, hak nedir bilmez.
---
Ey ışık olmayı düşleyenler!
Bırak gelsin adil olmak isteyenler,
ama ben vicdanın aynasını beklerim.
Çünkü ayna, kendine bakmaz —
sana neysen onu gösterir.
Ah! Gölgesinden başka bir şey değildir
vicdanı susan,
çünkü niyet sadece kalpten taşar
ne kalemle yazılır, ne taşla çizilir.
---
Ey sevgiden söz edenler!
Sevmem ki ahlaklı olduğunu söyleyeni,
çünkü gerçekten üstün olan kendini unutur.
Ah! Merhametli bastığında taş ağlar mı?
İyilik bir kalbe dokunmadan parlamaz.
Ve kim ki yüzleri güldürmediyse,
henüz sevgiden nasibini almamıştır.
---
Ey adaletten ödül umanlar!
Adaleti yalnızca seveni tanımam,
çünkü adalet,
haksızlık var olmadan hüküm giymez.
Evet! Unuturum affetmeyeni,
bağışlamayı bilmeyeni,
çünkü merhametin olduğu yerde
adalete ihtiyaç olmaz.
---
Ey susmayı unutanlar!
Sükûnet, sessizlik değil,
yarası kanarken de susabilmekse,
Yakarım bağırarak susanları,
çünkü barış, gürültüsüz zulüm değildir.
Odur ki sesi yükselmeden konuşur,
hakikati terk etmeden el uzatır.
Ve işte o kişi,
fırtınada yelken değil,
kendisi rüzgâr olan bir sükûnettir!
---
Ey korkunun gölgesine ad verenler!
Korku, kaçanların toprağında yeşerir de
cesaret, adım atanı beklemeden doğar.
Unuturum yalnızca zafer anlatanları,
çünkü cesaret, sonucu bilmeden yürümektir.
İşte odur yıldırımdan korkmadan konuşan,
hak için titremeden yürüyen.
Ve ben onun sesini, sarsılmaz kılıç gibi tutarım!
---
Ey iyiliği dille süsleyenler!
Ne anlar gerçek iyilikten,
yalnızca haklıyken yumuşayan?
Çünkü güç varken de affetmek,
kalbin kendini yücelemeye zorlamasıdır.
İşte o yürektir ki, affı güçte bulur;
intikam hakkı varken tebessüm eder.
Ve ben onun kalbini yüce sayarım!
---
Ey işine ruh üflemeyen eller!
Ne yapsın bana zamanı ölçen biri,
eğer niyeti eğreti duruyorsa yüreğinde?
Çünkü özensiz doğruluk,
gölgede bırakır hakikati.
Ben tanırım onu:
Başkasının yükünü de sırtlayanı
çünkü onun yaptığı iş,
kendini unutan bir secde gibidir!
---
Ey paylaşmanın sofrasından uzak duranlar!
Cömertlik, bollukla değil,
eksildiğini hissettirmeden vermektir.
Yakarım verirken bakanı
çünkü göz kıskanır, el veremez.
Ona yönelir kalbim,
çünkü eli değil, yüreği uzanır bana
---
Ey yıpranmayı şeref sayanlar!
Ah, kimdir ki incinmeden büyüsün?
Sebat, bitmek bilmeyen inat değil,
büyümek isteyen bir yaranın sabrıdır.
Yazılsın onun adı yüreğime:
çünkü acıya direnip
yine de incelikle kalandır o!
---
Ey geçmişin yükünü hâlâ taşıyanlar!
İçimde bir boşluk olur dünü izleyince,
çünkü pişmanlık bırakmaz yakamı
ama bugünüm, her adımı umutla işler toprağı.
Unuturum ağırlık olan yorgun anıları
ama unutmam yarına güneş olanı.
Çünkü tahammül zorluğu taşımaksa
sabır, kesilmeyen bir ümitle inanmaktır.
---
Ve şimdi ey insanlar!
Siz hâlâ yürüdüğünüzü mü sanırsınız?
Ah! Ayak değil, vicdan ilerletir!
Ve değerleri unutan,
cehenneme sürüklenir.
30 Temmuz 2025
Salihli, Manisa




Yorumlar