
İçsel Yankılar (Yeni Bölüm #34)
- Ergün Gültekin

- 15 Ağu
- 2 dakikada okunur
Ey kardeşlerim! Sizi kutsuyor ve yeni bir öğretiyi dinlemeye davet ediyorum: değer ve fayda üretme ateşinin doğduğu o kutsal yıldıza yönelin! Evet, o yıldız, gecenin en derininde bile sönmeyen tek ışıktır; ve onu gören, başka hiçbir meşalenin aldatıcı parıltısına boyun eğmez!
Sahiden, ne yabancı ellerde kazınmış kararmış hedeflere, ne de başkasının çıkarına göre biçimlenmiş ufuklara bağlanın! Zira başkasının taşlarıyla döşenen vizyon, her ne kadar altınla süslense de, sonunda sizi kendi zirveniz yerine başkasının kapısına taşır. Ve o yolu tamamlayan, kendi anahtarını değil, zincirli bir kapının paslı tokmağını tutar!
Nereden geldiğiniz değil, hangi ateşli dağa tırmandığınız belirlesin bundan sonra onurunuzu! Kendi ötenize taşmak isteyen iradeniz ve adımlarınız —amacınızı yüreğinize dağlayan ateş olsun! Onu, geri dönüşü olmayan bir yol gibi kalbinizde taşıyın!
Evet, ne yalnızca ortak bir amaca hizmet etmiş olmanızdır size anlam veren… Ne de başkasının düşü olan bir hedefe, -daha erken erişsin diye- kendinizi feda etmenizdir! Sahiden, ne önemi var ki başkalarının düşlerinin!
Sizin değeriniz, yüksek kürsülerin gölgesinde çürüyen mirastan da gelmez! Çünkü kendi gölgesine yaslanmak, yılgınların arasında bir meziyettir! Ve tüm alışkanlık sahipleri inanır ki ayrılıştan sonraki mutluluk, yalnızca tembelce oturmayı hak etmekten ibarettir!
Ey kardeşlerim! Yönünüzü geriye değil, daima ileriye çevirin! Bütün eski planlardan, kör pusulalardan kendinizi ateşle azat edin!
Kendi ufkunuzu sahiplenin: onu kalbinizin taşına kazıyın, değerlerle harmanlanmış yeni yönünüz orada hüküm salsın!
En uzak denizlerdeki, rüzgârın dahi adını bilmediği o keşfedilmemiş ülke —işte orası! Oraya yelken açın, oraya varın! Yoksa kurumsal yolculuğunuz, yarım kalmış bir kehanet gibi sessizliğin kara sularında çürüyecektir!
...
“Çok sınanan, unutur tüm kudretini!”—bunu fısıldıyor insanlar kendilerine, dar ve karanlık odaların duvarlarında yankılanan bir korku gibi. “Zorluk yorar, değmez, değmez—hiçbir şeye; direnmemelisin!”—bu yeni öğretiyi asılı buldum salonların duvarlarında bile, rüzgârın değil, yılgın nefeslerin salladığı bir bayrak gibi!
Kırın, ah kardeşlerim, parçalayın bu öğretiyi de! Çünkü onu ümit yorgunları astı; omuz silkerek geçenler ve elleri zincire alışmış olanlar… Bakın! Bu, bir teslimiyet vaazıdır! Zincir altından da olsa, tembelleştiren zincirdir!
Kötü sınandıkları ve en iyisini öğrenmedikleri için… Her şeyi çok erken ve çok yüzeysel denedikleri için… Çok çabuk pes ettikleri için çöktü iradeleri! Çökmüş bir iradedir onların ruhu; kaçışı salık verir bu ruh!
Sahiden, kardeşlerim, amaca erişmek bir iradedir! Ve iş hayatı, sizi çağıran bir meydan okumadır— ortasında göğe uzanan bir mızrak gibi! Ama kimin içinden uyum konuşuyorsa, o mızrak kırılır; ufukların ışığı onun için söner!
Direnmek özgürleştirir! Çünkü direnmek yaratmaktır! Bunu öğretiyorum ben —ve yalnızca yaratmak için sınanmalısınız! Sınanmayı da önce benden öğrenmelisiniz: ateşten geçmeyi, ateşi dost edinmeyi! Kulakları olan işitsin!
...
“Niye emek verelim? Her şey bitecek! Çalışmak—kumdan kaleler yapmak; çalışmak—kendi ışığını söndürmek ve yine de aydınlanamamaktır!” İşte bu sözler, eski zamanlardan kalma küflü öğretilerdir hâlâ “bilgelik” diye saklanan… Ve ne tuhaftır, çürümüş olan sıradanların gözünde bazen daha da asilleşir!
Ah! Ahmaklar böyle konuşabilir! Onlar ateşten ürker; çünkü ellerini yaktığı günü hâlâ hatırlarlar! Ve budalaca çok şey vardır, eski öğretilerde —korkunun mürekkebiyle yazılmıştır onlar!
Masaya otururlar, hiçbir şey getirmezler yanlarında—ne bir fikir, ne bir ateş… Hatta anlamlı bir iz bırakma arzusu bile! Ve sonra söylenirler: “Her şey nasılsa bitecek!” diye… Sanki ağızlarından dökülen sözler, kendi istifalarını peşinen ilan eden mühürler gibidir!
Ama anlam katan bir gün ile çalışmak, ey kardeşlerim, boş bir sanat değildir! Hayır! O, ustalık ister; yürek ister; kendi zamanına ter damlatmayı ister! Dağıtın, parçalayın bu anlam aramayanların öğretilerini —ve yerine kendi ateşinizle yazılmış olanı asın!
15 Ağustos 2025
Sinop




Yorumlar