
İçsel Yankılar (Yeni Bölüm #35)
- Ergün Gültekin

- 19 Ağu
- 2 dakikada okunur
Ey kardeşlerim!
Severim gözü pekleri;
Ama yalnızca kılıcını sallayanı değil –
Kendi kaderini demirci örsünde
Dövenleri severim!
Ve bilirim:
Kolay yolun çiçeğini koparan,
Güneşi asla tatmaz;
Ama zoru seçen, dikenlerden geçer de
Kendini Üst İnsan’ın toprağına eker!
Ve onlar – o zalim ruhlar:
Eğer erdemi bedelsiz bulsalardı, ah!
Hangi yaralarını gizleyeceklerdi o vakit?
Evet! Arzularını huzur diye yücelttiler;
Ve kendi elleriyle ışıklarını boğdular!
Zalim kalabalıklardır onlar:
Sözlerinde hâlâ gösteriş taşır,
Yeminlerinde hâlâ hile saklarlar.
Bırakın, bırakın yükleri ağırlaşsın;
Dağ gibi büyüsün de
İçlerindeki zayıflık açığa saçılıversin!
Ama size söylüyorum, kardeşlerim:
En büyük tehlike kötülerde değildir –
Kendi kendini “iyi” sanandadır!
İşte budur insanın en derin uçurumu!
Ah! Suskunlukları çoğaldı,
Ama ruhları bir o kadar karardı;
Dağları aştıklarını sandılar,
Oysa kendi gölgelerine zincirlendiler de
Kendi elleriyle mezarlarını kazdılar!
Ha! Onur altın değildir ki pazarda tartılsın;
O ateştir – yanmayan ise üstün değildir!
Evet! Kim ateşin içinden geçmezse,
Erdemini yalnızca dilde taşır.
Küçük bir ihmal mi? Gediktir vicdanda;
O gediği gören arzular, kötüden güçlüdür!
Ah! Olgunlaşma kolay erişilen değildir:
Zirveye çıkan ruh, dikenin kanını ödemelidir!
İşte böyledir üstünlük:
Cesaretiyle yük taşıyan,
Bilgeliğiyle yön çizen —
Ama ikisi tek bir ruhta birleşmiş!
Olgunlaşmış ruh mu kimdir?
Hayır! Yalnızca yiyip doyan değildir!
Hayvanını zincire vurmuş,
Yıldızını bağrından doğurtandır!
Ah, bütünlük içinde yürüsün o kemal insan!
Ama dikkat edin, kardeşlerim:
Yıldız doğar da yönsüz kalırsa,
Işık bile karanlığa hizmet eder;
Çünkü ona yol veren erdemdir,
Aksi halde parlayan da cahilce düşer!
Evet! Her fiil yücelik değildir!
Kötülük de meyve verir —
Ama yiyeni zehirler, kökünü kurutur!
Ah, erdem arayanın bağrında kök salar;
Cehalet ise sürünün alkışında çürür!
İrade mi? Rastgele seçmek değildir;
Ateşin ortasında doğruyla yanmaktır!
Ve arzularına güzel geleni seçen,
Aslında iyiyi seçmemiştir!
Ey kardeşlerim!
Ah, yıkın sahte iyilerin tahtlarını!
Güya diz çöker; ama gölgeleri büyür —
Ve gölgeleri kötüden de çok karanlıktır!
Evet, deniz kükreyerek saldırır!
Ah, Üst İnsan geri çekilmez,
Çünkü onun işi :
dünün çürüğünü sürüklemek değil,
Yarının güneşini doğurmaktır!
Hayır! Ey kardeşlerim!
İyilik, sürünün dizginlenmiş itaati değildir –
İyilik, yeni var oluşları doğuran kudrettir!
Ve kötülükse: gölgeyi seven zincirdir,
İnsanı uçuruma bağlar!
“Neden hakkımı çiğnedin?”
Diye böğürecek zayıf olan güçlüden;
Ama ben sorarım size:
Neden sustunuz, neden eğildiniz?
Ah! Suskun dizlerden
Nasıl yükselecek gök?
Evet! Adaletiniz yıldırım gibi çakmazsa —
Dünya hangi ateşle aydınlanacak?
Ah kardeşlerim, gök gürlemeden
Şimşek nasıl yırtar karanlık geceyi?
Ah, cesaretim!
Küçük zaferleri istemem senden;
Beni büyük ateş için çeliğe döv!
Ve zamanı gelince yıldız gibi parlamalıyım:
Işığıyla büyüten, ateşiyle sınayan!
Üst İnsan’ın yolu budur!
Ben bunu öğütlerim!
O yalnızca var olmaz —
Kendi varlığını gökte büyütür
Ve başkalarına yağmur olup yaşatır!
Tam, bütün olmak budur, ey kardeşlerim:
Kendi kendine yetmek değil, taşmak!
Evet! İnsan sevilmek için yaşamaz —
Hakikati omuzlayıp sevmek için yaşar!
İşte böyle haykırdı E2!
Öfkesi yıldırım oldu, sevgisi güneş;
Sözü çaktı göğe,
Ve kalpleri ateşe verdi!
19 Ağustos 2025
Esenboğa, Ankara




Yorumlar