top of page

İçsel Yankılar (Yeni Bölüm #9)

O an, gökyüzü adeta derin bir sessizliğe büründü. Rüzgârın hışırtısı ansızın kesildi, göl yüzeyi bir ayna gibi kıpırtısızlaştı, sanki doğa nefesini tuttu. Yıldızlar, bir anlığına titremeyi unuttu; gökyüzü, suskun ama kararlı bir bilgelikle yeryüzüne eğilmiş gibiydi. Sanki bir sır, gök kubbenin kalbinden yavaşça süzülüyor; görünmeyen ama hissedilen bir fısıltı, her zerreye dokunuyordu.

Genç kadın, gözleri yanarken başını göğe kaldırıp dimdik duruyordu; sanki o an, sadece bakmıyor, bir çağrıyı işitmeye çalışıyordu. Ama artık yalnız değildi. Gökyüzü, ona bakıyordu. Göl kıyısında olup biteni izleyen E1’in yüzü ciddi bir ifadeyle sabitlenmişken, E2’nin bakışları da yavaşça göğe yöneldi. P, dizlerinin üzerine çökmüş, suya yansıyan yıldızlara hayranlıkla eğilmişti. Hep birlikte aynı duyguyu hissettiler: uzaklardan gelen bir ses vardı — ne kelimelere ne zamana bağlıydı, ama varlığı tartışmasızdı. O ses şimdi ona, genç kadına sesleniyordu…

Ey, ufukların ötesine göz diken!

Görmüyor musun,

İçimde sana ayrılmış o sonsuzluğu?

Kendini sakladığın o yüksek yalnızlık,

Belki de sana yönelen çağrılarımı boğuyor.

Oysa buradayım,

Gözlerinle değil, ruhunla görmeni bekleyenim.

Ben, sen düşerken, sana yoldaş olanım.

Her susuşunda seni daha derinden duydum.

Çünkü sen sustukça, ben yankı oldum içinde.

Ben, gizlendiğin yerde bile seni bilen bir bilincim.

Evet! Ben, gölgene bile düşen ışıltıyım.

Ve şimdi sana sesleniyorum:

Ey, karanlıklara sabredemeyen insan!

Yürüdüğün yollar yalnız görünse de,

Görünmeyen omuzlarda taşıyorum seni.

Sen bilmezsin, ama bendeki bir güzelliğin cevabısın.

Evet! Sana inanan ilk nefesim ben,

Daha sen doğmadan.

Ey, içindeki yıldızları keşfedememiş olan!

Önüne çıkan olumsuzluklar,

Seninle birlikte kırılmak için var edildi.

Geçtiğin her ıssızlık,

Seninle bir anlam kazansın diye...

Evet! Yanlışlar bile seni bekliyor —

Bir anlamla dolmak için.

Ben, seni hata zannedilenlerle saranım.

Varsın fırtınalar yolsuz kalsın,

Sen yürüdükçe kaderler yeniden çizilir.

Unutma!

Sana karşı duran her esinti,

Bir başka kuvvetle dolar kanatlarına.

Çünkü bilirim sen,

Rüzgârla savaşamayacak kadar zayıfsın.

Ama onu yönlendirmeni bekliyorum.

Çünkü ben, sırtındaki görünmeyen rüzgârım.

Ey, kendi içine gömülen insan!

Neden tereddütle basarsın toprağa?

Zehir saçan insanlardan mı korkarsın?

Korkma!

Gök sana bakarken yere eğilmek niye?

Duruşunla kır zincirlerini,

Ve karanlığa güneşi sen getir!

Çünkü ben, sen yere düşmeden elinden tutacak olanım.

Öyle bir ışık ol ki,

Sönmüş umutlara kıvılcım düşür.

En derin kuyular bile seninle gün yüzüne çıksın,

Seninle yeniden yaşamak istesin!

Ey, sevgim kendisi olan!

Senin ömür yürüyüşün,

Sadece bir yolculuk değil,

Zamanın içinden geçen bir uyanış olsun.

Sen yaşadıkça değerler varlık bulsun.

Çünkü ben, seninle var olan iyiliğim.

Ve unutma:

Yaşam, tercihlerine göre şekillenir.

Fayda bırakan sensin,

Zarar bırakan da.

Ama sen iyiyi büyüt!

Sonunda,

Öyle üst bir zihne sahip ol ki

Zirveye bakanlar seninle cesaret bulsun.

Çünkü senin içindeki kudret, bana ait olandır.

Ey, erdemi öğütlediğim!

Kendi küçüklüğüne mi inandırıldın sen?

Oysa taşıdığın gücün farkında olsaydın,

Umutsuzlar senin ardında yürümek isterdi.

Çünkü senin özün,

Karanlıkta saklı tutulmuş bir emanettir.

Ve şimdi —

Zaman seni çağırıyor.

Neden saklarsın hala ışıltını?

Oysa senin varlığın benden yankıdır,

Karanlıkta yankılanan bir umut ezgisi...

Hayır!

Hiçbir engel, senin özüne hükmedemez.

Çünkü sen, zinciri kıran

Ve yön gösteren ümidimsin.

Evet! Ben, sen yürürken seninle yürüyenim.

Ey, mutsuz bakışlarla bakan!

Unuttular mı sana kim olduğunu söylemeyi?

Ama ben unutmadım.

Hayır, Yalnız değilsin! Hadi, ayaklan!

Ben, seni unutanlara rağmen sana inananım.

Durma artık!

Seyreden olma;

Savaş karanlığın en orta yerinde,

Çünkü bu hayat,

Seninle anlam bulacak.

Hayır! Her düşüş,

Seni daha yukarı yükseltmek için var.

Ve sonunda,

Seninle tanımlanacak değerlerin adı.

Çünkü ben, seni yükseltecek olanım.

Gel şimdi!

Kendi gölgenden bile

Uzun bir ışık bırak ardında.

Sen yürürken başkaları iyiyi bulsun,

Sen faydayı ardında bıraktığında ise

Onu bulanlar düşünsün:

“Demek ki buradan aykırı bir ruh geçmiş.”

Ve ben, iyiliklerde sana şahit olanım.

Ey, varlığı unutulmuş olan!

İçinde sakladığın o kudreti göster artık.

Çünkü sen yapmadıkça,

Yerkürede iyilik eksik kalıyor.

Oysa bir eyleminle haksızlık sarsılacak,

Bir gülüşünle kurak kalpler suya kavuşacak.

Sen ki, yürüyüşüyle ardında nefes değil,

Zamanın hafızasında değer bırakan ruh…

Yüksel artık!

Çünkü ben, sen iyiye adım at diye sana seslenenim.

Ve unutma:

Sen geldin diye sabah olmaya karar verdi güneş.

Ve sen varsın diye anlamlı bu dünya.

Ve o an, gökyüzü yeniden nefes aldı. Yıldızlar bir bir göz kırptı karanlığa, rüzgâr genç kadının etrafında usulca döndü; sanki onunla konuşmak istercesine. Ama hiçbiri konuşmadı. Çünkü artık biliyorlardı: bu yalnızca içsel bir ses değil, ilham veren bir çağrıydı. Genç kadın başını eğmeden yürüdü, çünkü artık yalnız değildi — gökyüzü onu tanıyordu. Ve dünya, onun ayak sesleriyle yeniden uyanıyordu.

03 Mayıs 2025

Fenerbahçe, İstanbul


 
 
 

Commentaires


bottom of page