
Korkuya Kapı Aç Ki Sen Umuda Giresin!
- Ergün Gültekin

- 15 Tem
- 4 dakikada okunur
Ey aykırı kara kedi!
Ey kendi gölgesinin mahkûmu!
Ha! Sen mi susturacaksın içindeki korkuyu?
Korku ardında değil — Sen zaten onun koynundasın!
Ah! Bastonundur o!
Ama ya bastonsuz yürümeyi unuttuysan?
Kır onu! Kır! Özgürleş!
Ve unut! Unut ki düşe kalka ilerlemeyi hatırlayasın.
Düş korkmadan! Düş! Kalkmayı hatırla!
Ah! İncinsin içindeki taşlar!
İncinsin — umudun konuşsun!
Bilmez misin!
Yaralanan korkudan uzaklaşmayı öğrenir!
Ey aykırı gençliğim!
Varsın acı gelsin — gelsin ki kapıyı aç!
Korkuya kapı aç ki sen umuda giresin!
Ve sor kendine: Hazır mıyım?
Kapının ardındaki umuda kavuşmaya?
---
Ne! Yıldırımlar mı düştü üstüne?
Sustun, ha?
Ah! Her suskunluk, bir umutsuzluğun kök saldığı topraktır!
Hayır! Umutsuzluk filizlenirse içinde — kopar kökünü!
Mutluluk suskunlukta değil — haykırışındadır!
Kalk! Haykır! Çağır güneşli geleceği!
Ah! Ama ya dilin sana küser de sesin içinde boğulursa?
Unutma! Sustukça köklenir korkular, çürür amaç!
Amaçsızlık çürümektir — adına sabır maskesi geçirme!
Sabır dedin ha?
Ne! Sabır mı?
Ha ha! Ey çok sevilen!
Sabır, uyum sağlamak değildir — öfkenin zinciri, hakkın dilidir!
Hadi, haykır!
Haykır öyle ki güneş bile sesinden irkilsin!
Haykır ki seni sustu sananlar, kendi sessizliğinde boğulsun!
---
Ha! Umut… Onu ne sandın sen?
Bir dilek mi astın rüzgâra, dallarda sallansın diye?
Hayır! Dilek bezi rüzgârla savrulur — ama umut kör köstebektir!
Karanlığı kemirir, toprağı deler azimle.
Ah! Ama ya köstebek karanlığa doyar da seni terk ederse?
Umudun yoksa, köstebek neyi arasın?
Ah! Değil mi?
Ey sevilen!
Hatırla en zor anını!
Hangi yaranda umut sana fısıldadı?
Hmm! Hiç mi fısıldamadı?
O zaman sor kendine ve diğerlerine:
Savrulmak mı, umuda tutunmak mı?
---
Pişmanlık…
O içindeki çürük diş — ağrır durur, dilinle eğlenir.
Kaç kez dilinle yokladın o çürüğü?
Ah! Çek, kopart pişmanlığın çürük dişini!
Ama ya… ya o dişin yerinde daha derin bir boşluk açılırsa?
Haha! Kanasa da çek!
Kaybolsun!
Boşluğu göstermekten korkma!
Boşluk gözüksün, isteyerek gülümse!
Ama unut mu dedim? Hayır!
Çürük dişi kolye yap, as boynuna!
Barış geçmişinle ki onu boynuna asalım gururla!
Ah! Gururla!
---
Ve korku! O dev sandığın karanlık!
Haha! Ne büyüttün sen onu!
Gölgedir o, şüpheyle şişen balon!
Patlat! Patlat gitsin kahkahalarla!
Ama ya balonu patlatınca içinden geçmişin çıkarsa?
Ah! Korkma!
Gerçeğin terazisine koy ne varsa.
Bak! Korku mum ışığın kadar bile değil!
Şaşırdın mı? Haha!
Dev dediğin gölge, senin titrek ışığından doğar!
Korkuna üfle — ama kendini söndürme.
---
Ha! Endişe… Ne sandın sen?
Bir kara yılan gibi mi içini sarar sandın?
Hayır! Endişe çatlatır — korku buz keser, o buzun altını deler!
Ama ya çatlar da içinden zehirli düşünceler yılan gibi sürünürse?
Haha! Endişe mezar değildir ki, filizdir!
Ey üşüyen güzel!
Hangi çatlağından yeşerdin sen?
Sor kendine: Kabuk mu seni korur, yoksa çatlak mı seni doğurur?
---
Belirsizlik mi yoksa korkutur seni?
Haha! Sorulara ağzını kapatma!
Sorulmayan soru büyür, çözülmek istenen ise nefes olur.
Ah! Ama ya o sorulardan biri içini deler de cevabı karanlık olursa?
Hayır! Asıl karanlık hiçliktir — orada yeşerir en vahşi düşünce!
Varsın gelsin karanlık bulutlar!
Gelsin taşkınlarla!
Alsın götürsün seni...
---
Ha! Korku mu? Bir duvar!
Gelir çarpar yüzüne — en sert engel!
Endişe? Ah! Uçurumdur o!
Altında bin ihtimal yutar seni.
Ama ya… ya atlayamazsan?
Kenarda beklerken çürür müsün?
Haha! Sıçra uçurumdan aşağıya!
Kanadın yoksa bile sıçrayarak atla!
Bırak, düşerken yolda büyüsün kanatların!
---
Kaçıp inzivaya mı saklanacaksın?
Ah! Yalnızlık korkuya ordu kurar!
Kalabalığa karış!
Söz ara, insan bul, merhamet dağıt!
Ah! Ama ya o insanlar da senin korkunu beslerse?
Ha! İnsanı en iyi insan sağaltır elbet!
Ama batan dikeni kendin sökmeyi de öğrenmelisin!
---
Ne! Özgürlük mü dedin?
Bil ki endişedir onun bedeli!
Korkuya savaş açan, önce kendi kalbine kurşun sıkar.
Söyle bana! Gönlünü ne besler?
Değerler mi? Paslı bir vicdan mı?
Bilirsin: Beklenti ne kadar büyürse, endişe o kadar şişer.
Ah! Ama ya o beklentiyi içinde biriktirip de kusamazsan?
Ey aykırı kara kedi!
Ey çok sevilen!
Sadeleşmek işte burada kalkanındır — ama dikkat et,
O kalkanı bir duvara çevirme!
Çünkü duvarlar seni korumaz; seni içeride hapsedip çürütür.
---
Durgun zihin!
Ha! Korkunun en çürük yuvası!
Yatıp sızlanıp çürüme!
Ayak yürürse batak zihin kurur!
De ki: “Gel korku! Dağa çıkıyoruz!”
Ah! Ama ya korku seninle zirveye tırmanıp orada iterse?
Haha! İtsin!
Bakarsın, uçurumdan düşen de kanat olmayı öğrenir!
---
Ha! Bir tebessüm… Zayıf mı sandın?
Bir iyi söz en azılı korkuyu kemirir!
Ama ya… ya o sözü bile kendine söyleyemezsen?
Ey güneş gözlü!
Fısılda: “Ben mutluyum!”
Ey dünya, duyan ilk sen ol!
---
Ve gece…
O içindeki kör pencere — kapanır durur, karanlığınla fısıldaşır.
Kaç kez göz göze geldin o kör pencereyle?
Ah! Aç, arala o gece penceresini!
Ama ya… ya o pencerenin ardında daha derin bir karanlık büyürse?
Haha! Gözlerin yanacaksa yansın!
Bırak gece içine aksın!
Ve gece… Ey gece!
Korkular uyur, sen uyan!
Kısa bir dua, uzun bir kendine bakış.
---
Ve sen!
Ey zincirini kırmakla övünen!
Korku senin kölen,
Endişe pusulan,
Umut sancaktarın olsun!
Hadi! Yık kendini — yeniden inşa et!
Ve yürü! Ve ardına bakma!
Attığın her adım, ardında senin gibi yürüyenlere yol olsun!
Ve sen — sen!
Ey çok sevilen!
Kendini her sabah yeniden doğuran!
Hadi hadi, ayaklan!
Yarına aykırı ruhumuzla
Hep umutlu bakalım!
Ey kara kedi!
Ey tırnaklarını kanla boyayan gençliğim!
Hadi hadi ayaklan!
Asıl erişilmesi istenen
Onurlu ve anlamlı bir hayata,
Ümidimizle ulaşanlardan olalım!
15 Temmuz 2025
İncek, Ankara




Yorumlar