top of page

Sevginin Sonu, Bugün Sevileni Daha Çok Sevdiğini Keşfetmektir!

I.

İçlerinden bir genç kadın yanıma geldi ve sordu:

“Ey aykırı ruh! Sen, bir şey yüzünden sevmeyensen, sevdiğini nasıl bilirsin?”

Ben cevap verdim:

Sanıyor musunuz ki ben sevgiliyi bir güzelliği için isterim? Hayır! Ben onu karşıt yarımın sessiz yankısı olduğun için severim.

Ah! Şüphesiz, ondaki her güzellik sevgimi sınamak içindir ama eğer kalbim onlardan birini isteseydi, onu değil, o şeyi sevmiş olurdum.

Evet! Eksik olan sevilmek ister ama o bende tamlıkta var olandır — ve ben olmayan eksikliği onunla bütünlerim.

Ey sevgimi sorgulayan, bil ki sevgim bir sahipleniş değil, varoluşun kendisine yönelen bir sevinçtir. Ve bil ki, ben, sevilmeyi değil — karşılıksız sevgi vermeyi isteyenim.

...

II.

Meraklı bakış tekrar bana sordu:

“Ey ıslak su kuşu! Görmedikçe sevgini, biz nasıl bileceğiz peki sevdiğini? Özlem duyulmayan sevgi mi olur?”

Ben tebessümle cevap verdim:

Ey sevgi düşkünü! Sevgilinin kalbine oturan sevgimle, duru ruhuna dokunduğumu görmedin mi ki bana bunu soruyorsun?

Hayır, Ahmaklık etme! Bilmez misin ki sevgi hissettirmek değildir, varlığın bilinirliğine duyulan içsel minnettir.

Kalplere sevgi indirene ve anlaşılmazı açıklığa kavuşturana ant olsun, benim tek arzum, onsuz yaşanmış günlere uzak olmayı istemektir.

Evet! Sevenler, dokunmayan gözlerle, haykıran kalplerle birbirine konuşur — tıpkı nabzın atışı gibi!

...

III.

Sevgiyi arayan o, tekrar tekrar sordu:

“Ey aramadan bulan! Karşılaştığın gün öncesinde onu neden aramadın da istemeden ama bilerek buldun?”

Ben cevap verdim:

Dileyenin, sevgilinin kalbine giden yolu izlemesi dışında, bu sevgiyi kimse tanımaz; çünkü bilirler yabancı kalpler birbirini zaten tanır.

Hayır, aykırı sevgime ant olsun, hayır! Onu tanımak için bir şeye bakmadım ben; çünkü kalbim önceden görmüştü. Varlığı görünür olunca ben aykırı yankısını duydum; o an anladım ki bulmak, kendimdeki onu hatırlamaktı. Tıpkı beni bekleyen gibi...

Bir değeri arayan bulan mıdır; yoksa kalbine düşeni hatırlayan mı, ey soran? Ah! Gerçek sevgi aramaz — bulduğunda ise kaybetmediğini hatırlar!

...

IV.

Ve yine sordu meraklı gözlerle bakarak:

“Ey gizemli aykırı, peki neden sevgini kimse anlamıyor? Söyle, sevgin gizli bir dil midir ki duyamıyoruz?”

Ben cevap verdim kısık gözlerle gülerek:

Bir vakit biri dedi ki: “Bırak da sevgisini anlatsın; belki zaten bildiğimizdir.” Ben de dedim: “Gerçekten mi? O halde arınmış duyularla dinleyin!”

Budalalık etmeyin, kirli kulaklara erişen bir ağız değil benimkisi.

Ey güzelliğin parıltısına tutulanlar, bilin ki hevesi sevgi sanan hakikatin sesini benden duyamaz.”

Ah! Gerçek sevgi, beğeni değildir ki gözün gördüğünü yüreğiyle sevsin ve beklentisizliğe bir şey eklesin.

Sevgi duymak, birisini sevmek midir? Hayır, milyon kere hayır! O, sevilenin varlığının bilinmesi müjdesine sahip olmaktır. İşte anlaşılmaz olan sadece budur!

...

V.

Hani bir seferinde de şunu sordu:

“Ey sevgiyi öğreten, bir sevgi karşılık görmeden nasıl sürer? Yoksa sevginde bir denge, bir hesap mı yok?”

Ben cevap verdim:

Eğer kalbim bir sevgiyi istemiş olsaydı, gökler bana bunu yaşatmazdı; demek ki bu sevgi insan isteğinden değil — varlığın iradesindendir.

Ve sen, eğer hakiki tamamlanmayı arıyorsan, ant olsun, eksilmek için olanı aramayı bırak; çünkü gerçek sevgi, olmayana kavuşmadır. Evet! Sevgilinin var olduğunun bilinmesi bile yetendir sevene; çünkü varlığının kendisi cevaptır, her haliyle ve her şeyiyle.

Hayır! İçimde ona duyulan sevgiye ant olsun ki, bu sevgi hesapla değil — onunla alınan nefesle sürer. Evet, evet! Varlığının bilinmesi yeter; çünkü gerçek sevgi adıyla yaşar.

...

VI.

Ve inanmadan sordu bu sefer:

“Ey patlayan tomurcuk, bu sevgi bir gün kaybolacak mı? Zaman seni ondan uzaklaştırırsa, kalbin de susar mı?”

Ben cevap verdim:

Ne kadar da insafsız bir yargı bu! Hayır! Sevgiliyi bir şey için seven göz, daha güzeli var mı diye etrafa bakmak ister durur! Ama bende o ne tuzludur, ne tatlıdır, ne ekşidir, ne de acı.

Evet! Yarım elmasını seven kişi, aslında neyi sevdiğini hakkıyla bilen değil midir?

Gerek onda olanlara gerekse onda olmayanlara yemin olsun ki onsuz hiç bir şey sevilmeyendir.

Gerçekten ben, benden önce hiç kimsenin ulaşamadığı bir sevgiyle sevenim. Evet! Onun hiçbir şeyini her şeyiyle severim. Ama neyi sevdiğimi kendime bile sayıp söyleyemem.

O halde zaman denilen sadece sevgiye kavuşmaktır: ilerlemez artık yelkovan.

...

VII.

Baktı, yutkundu ve sordu bu sefer o kız:

“Ey kıskanılan yürek, neden ona ‘benimsin’ demiyorsun? Sahiplenilmeyen sevgi nasıl bir yüreğe ait?”

Ben cevap verdim:

Gerçeğin kendisi olan hislerim, aslında başkalarının sevgi kavramını yanlışlamak için benim dilimle konuşur

Sanıyor musun ki sevgi, yürekte tutulacak olandır? Hayır! O, ruha dokunan özgürlüktür.

Ve bil ki, sevgiliye giden yol iki kişilik değildir; ant olsun, o kapıdan yalnız geçilir de dönülmez geri. İşte tıpkı bu misal gibi, gerçek sevgi elde edilmek istenen şey değil — bırakışta kurulan bağdır.

Ah! Bilir misin ey ıslak güneş; böyle kutsal bir sevgi yalnız aykırıların kalbinde filizlenir.

...

VIII.

Dudaklarını ısırarak sordu:

“Ey kocaman yürek, sen hiç konuşmadan nasıl anlatırsın bu kadar çok şeyi? Bir söz etmeden de sevgi karşıdan anlaşılır mı?”

Ben cevap verdim:

Ona benzerliğim sayesinde ve varlığı yüzünden patlayan sevgim, ondan hiçbir şey duymak istemez ki; çünkü bu sevgi söze değil — sezgiye dayanır.

Eğer kalpler birbirine dokunursa suskunluk da konuşur; çünkü sessizlik, sevginin en sadık dilidir. Ah! Tanıklık, paylaşımdır da yabancı gelen artık onsuzluktur.

...

IX.

Kocaman gözlerle yine sordu:

“Ey mavi bulut, sevgi neden bazen bizi yakar da büyütür? Bu yanışın içinde bir doğru mu var?”

Ben cevap verdim:

Sözlerimin apaçık gerçek olduğunu bilirsiniz; ama sevgi el açana anlatmaz sırrını.

Bir gün ona: “Korkma, bu sevgi seni büyütmek için geldi” dedim. “İçimdeki sevgiye ant olsun ki” dedi “o ateştir bilirim — yakarken bile beni kutsar”

İşte bunu söyledi anlattığımı anlayıp bilen: “Bende var oluşunu fark edişle ama tanımadık gelen her şeyiyle sevdim birisini; gerçekten olmayanı bile onda olmadığı için sevendim.”

Başımı sallayıp gülümsedim.

...

X.

Ve son kez sordu aynı genç kız:

“Ey sevdiği kendisi olan, sevginde son var mı? Yoksa her bitiş bir başka başlangıç mı sende?”

Ben cevap verdim:

Eğer iki nefes birliğe ermişse, bil ki o yarım elmadır karşıdakine. Evet! Böyle aykırı sevmekten, sadece benim gibi aykırılar mutlu olur! Ama öyle bir günden korkarım ki, o gün ben sevileni bugünden daha çok seveyim. Evet! Sevginin sonu, bugün daha çok sevdiğini keşfetmektir: onu geçmişte daha az seven yapan!

O halde gerçeği bildiğin hâlde reddetme; çünkü sevgiliyle var olur Yaşam.

Onu tanımak değil bilmemek ölümdür. Ve muhakkak ki kendini sevgisiyle yok eden, birliğe kavuşur!

Evet! Ben bu sevginin içinde yitip de kendime bulundum.

07 Kasım 2025

Adnan Menderes Havalimanı, İzmir


Yorumlar


bottom of page