
Sizin Vazgeçişinizde Oturuyor Şimdi Adaletsizlik!
- Ergün Gültekin
- 2 Eki
- 4 dakikada okunur
Bir sırrı kavramak için indim yükseklerden, tam da o karanlık vadinin ortasına: Beklediğim gibi umutsuz buldum gençleri. Sahiden! Tepeden tırnağa ıslanmış ve üşümüştü ruhları.
Aslında biliyordum ne olduğunu; evet, onları üzen ve hayallerini altüst eden olumsuzlukların ne olduğunu çok iyi biliyordum. Ama bitkin, mutsuz ve umutsuz olmaları değildi rahatsız eden, inançlarını kaybetmeleriydi beni asıl öfkelendiren.
Hüzünlü bakışlarla dinledim iç çekişlerini, sonrasında derin bir nefes alıp gür bir sesle haykırdım:
Ey aykırılar, ey çok sevilenler! Kendi yeteneklerinizi küçümseyip özgüveninizi terk etmenizi ayıplayanım. Yazık size. Aykırı yüreğinize yaşam amacınız değil, pes etmenin utancı çakılmış!
Amaçsızlık üstüne umutsuzluk mu inşa ediyorsunuz burada? Gerçekten mi?
Bilmez misiniz! Kırık bir özgüvenle yürütülen mücadele beyhudedir. Hayır, o yüreklerin içinde yalnızca hayal kırıklığı oturur.
...
Saklanmasanız mı artık? Siz, evet siz! Kendi hatalarını örtbas eden, sonra da düzen bu diye kaçıp köşesine çekilenler!
Çıkın dışarı karanlıklardan, ey mutsuzlar! Ve söyleyin bana, bu mutsuzluğunuz ne kadar gerçek! Ve nereden geliyor bu, bana kadar yansıttığınız bu soğuk tükenmişliğiniz?
....
Ne! Bana “elimden geleni yaptım” demeye mi cüret ediyorsunuz? Bana söylenir mi ki bu?
Görüyorum ki epey yüklenmişsiniz düzenin kirli konuşmalarını: sıradan ve alışılmış davranışlarınız açığa vuruyor bunu bana! Doğrusu, bıraktıklarımdan değil, yanlış kişilerden öğrenmişsiniz ne yapmanız gerektiğini.
Ama ben size diyorum ki günümüzde geçerli olanı değil, olması gerekeni yapın. Evet! Hakikate ulaşma azmi ve cesaretini göstererek, ideale talip olun. Unutmayın! Sadece gerçek bilgi sahipleri akıllarını doğru dürüst kullanabilir!
...
Hayır! Söyledikleriniz ikna edici değil. Olsa olsa kalabalığın ağzından konuşanlar derim ben size: ne zaman yakınan ve küskün sesler işitsem, onları da benzetirim size: eleştiren, sızlanan ve sonra da köşesine çekilen!
Ey aykırılar! Yanlışı dillendirmek yerine doğruyu yapın. Ve kimse sizi işitmese de kaygılanmayın — çünkü doğru zamanı sabırla bekleyenin emeği asla boşa gitmez. Evet! Başkalarının görmesi için değil, yalnızca insan olmak için doğru zamanı bekleyin ve gayrette ısrar edin!
Unutmayın! Bazen doğru zamanı sabırla beklemek, başkalarının hakikatleri fark etmesi için gereklidir!
...
Ha! Seslenmeyi ve izin almayı doğru bilirsiniz siz! Evet! En iyi talimat alanlarsınız ve belli ki ideali ancak başkalarının onayından sonra yapmanın gerektiğini iyice öğretmişler size.
Hayır siz, bir yönlendirene muhtaç olduğunuzu düşünmeyin! Tam tersine: hiç de zorunda değilim dediğiniz yerde bile ideale talip olun da iyi büyüsün. Evet! Ellerinden tutup insanları ayağa kaldırın, rengârenk bir gülümsemeyle. Çünkü sevgi, en sessiz anlarda bile kalpleri yeniden yeşerten ışıktır.
...
Siz nerede varsanız, hep ıslah olurdu hayat orada; eksiklikler sahipsiz kalmazdı da nice yanlış kaçarak küçülürdü. Ah! Varlığınız kötülerden uzaklaşıp özgürleşmek istemezdi bir vakit. Simdi mi? Bunu söylediğim için üzgünüm ama uzaklaşarak düzene vermek istediğiniz ceza, masumları kaderlerine terk edişten öteye gitmemiş.
Hayır, bir eksikliği gördüğünüzde sorunu kendinizden bilin, üzerinize alının ve çözmek için dertlenin! Özellikle bugün yoksunluğunu çektiğiniz şeye kavuştuğunuzda, onun yoksunlarını bulun da onlara ulaştırın. Evet! Bunu böyle yapın; çünkü iyi olan, paylaşıldığında büyür.
...
Ah! Ne kadar da çok seviyorsunuz ‘biz yapılacak her şeyi yaptık’ diye bağırmayı: ama ben çoktan yitirdim güvenimi, ‘elinden geleni yaptığını söyleyenlere’. Çünkü onların çevresinde ümitsizlik gölge gibi çöker de başarısızlık güneş gibi yükselir.
Hayır! Vazgeçmeyin ve potansiyelinizi büyük bir kabiliyetle kullanın, ey kardeşlerim! Bir iş üstlendiğinizde, kendinizi en iyisini yapmakla yükümlü bilin. Evet! ‘Daha fazla ne yapabilirim?’ diye dertlenin. Çünkü tek rakibini kendinde gören, kendi ufkunu azmiyle aşar.
...
Ve inanın bana dostlarım, bir küskünlükle pasifleşmek en derin yok oluşunuzdur sizin.
Hala yükselmek istiyorsanız: önce duygularınızı akıl terazisinde tartın ve sonra -yaptığınız işin sonuçlarını dikkate alarak- harekete geçin. Evet! Aptalca görünen her anlamsızlığı, kendi emeğinizle iyileştirip kendi varlığınızla anlamlandırın. Evet! Gururum bunu böyle ister!
...
Ey dostlarım! Öfkeniz ve hayal kırıklığınız azaldıkça, zamanla göreceksiniz ki çok fazla pişmanlık kalacak geriye.
O halde şimdi yüreğinizle yüzleşin de kendi yanlışınızı kendinize itiraf edin! Evet seslenin kendinize: ne önemi var, küskün çekilişlerin ve amacı kaybedişlerin!
Ve bu sözleri tekrar söylüyorum sizlere: iyi niyetinizi sakın duygulara teslim etmeyin!
Özellikle sorunları kimse üstlenmediğinde öne çıkın ve olanı daha iyi hale getirmek için keyifle harekete geçin. Evet! Kötü ve çirkin olanı tüm çıplaklığıyla tespit etseniz de ona rıza göstermeyin. Çünkü umutsuzluk denilen şey, yanlışa razı olmaktır.
...
Sizin vazgeçişinizde oturuyor şimdi adaletsizlik: ama sanki budur sizin isteğiniz, başkalarını kınayan dilinizin ve kanayan yüreğinizin dileği!
Ah! Hakikaten daha umutsuz bakıyor ardınızda bıraktığınız masumlar - ne istediğini bilir ama ne yapacağını bilmez bir halde. Ve sahiden, hepsi ayıplayacak sizi, siz mutsuzluktan kaçarken onları umutsuzluğa bıraktınız diye!
Ey aykırılar, ey çok sevilenler! İşte bu yüzden bana birilerini şikayet etmeyi bırakın; önce kendinizden başlayarak bir ıslah hareketine girişin.
Ah! Bazı gayretlerin sonucu sizi rahatsız edecek de olsa umudunuzu kaybetmeyin. Evet, amacınız umutsuzlara umut olmak olsun!
Evet! Ben bunu öğütlüyorum sizlere ey aykırılar – bırakın zorluklar gelsin, alayı gelsin üzerinize!
Kahkahalarla küçümsesin umudunuz, azminiz parçalasın onları asil yüreğinizde – masum insanların karanlık göğüne, en güzel gelecek doğsun diye!
Gülümseyen bir mertlikle sevin düşmanınızı, ha! Evet! Böyle savaşın tüm şaşkınlarla: gerçekten kutsal hakikat yüreğinizden sevgiyle parlasın insanlara. Sıra dışı bir amaçla aydınlatın hayatı ve zamanı: çünkü bilin ki, bir avuç nitelikli azınlıktır hakikati omuzunda yükselten, o kutsal göğü gülümseten!
Ey dostlarım! Ey çok sevilenler! Dillerde, gönüllerde olması gereken tavsiyelerime kulak verin. Umarım bunlar; yılgınlık, bıkkınlık ve tükenmişlik hisleri üzerinize çöktüğünde, ısrarla doğru olanı yapmanıza yardımcı olur ve sizleri başarıya ulaştırır.
Böyle buyurdu E2.
02 Ekim 2025
Sincan, Ankara
Yorumlar