top of page

Yükselmek Mi İstiyorsunuz? O Hâlde Önce Eğilin! Ama Kimseye Değil, Etik Değerlere!

Ey insanlar!

Bugün bir kürsüye göz diktiniz,

ben başımı yere indirdim!

Siz alkışladınız, ben utandım!

Çünkü çürümenin en saf hâli,

liyakatsizliğin üstüne kurulan yücelikti!

Siz konuşanı dinlediniz,

ben konuşulmayanı duydum!

Ah! Yalanı en çok kullanan,

en gür konuşandı

ve siz ona “lider” dediniz!

Güzel konuştuğu için

tahta oturttuğunuz kişi,

değerden değil,

susturmaktan iktidar bulandı.

Ve siz, gözlerinizi kapatıp

kendi uydurduğunuz rüyada

büyümek istediniz!

Ah! Ah! Onu “lider” sandınız!

Ama ben onu duydum:

“Ben yüce değilim,

karşımda siz küçüldünüz!” dedi içinden.

...

Ey yüceliği süslü sözlerle ölçenler!

Hüküm, tahta değil,

bir gölgenin sırtına oturmuştu.

Ve siz o gölgeleri parlatıp

“işte lider!” dediniz.

Ama sormadınız:

“Gücü vardı, peki neye adadı?”

Ey ışığın ardına saklananlar!

Başındaki taç, bilgeliğin değil,

cehaletin ağırlığıydı.

Unvan, adaletin asası değil,

bencilliğin sinsi gücüydü.

Gördüm seni, ey zalim:

Konuşuyordun ama

sesin umut değil,

acımasız bir talan taşıyordu.

Evet! Dinledim!

Ama seni değil,

çiğnediğin değerlerin

feryadını dinledim!

Ve sordum kendime:

Diz çökenler mi çoğaldı ardında,

yoksa iz bırakarak yürüyenler mi?

Hayır! Gücü diz çöktürmek sanan,

ilk düşen olur kendi gölgesine!

Sustum bir an.

Çünkü zulmün yankısına

kulak vermeye cesaret edemedim.

Ama düşündüm:

Ben susarsam, kim konuşur?

Ben durursam, hangi hakikat devrilir?

Elbette kalkıp gitmeyi,

uzaklaşmayı yeğ tutardım.

Ama hakikati öksüz bırakmaya

cesaret edemedim.

Kalktım ayağa ve haykırdım:

Ah! Bugün bir gölgeyi selamladınız,

ama aranızdan hiç kimse,

adaletin ardındaki yarayı sormadı.

Ey insanlar!

Ben soruyorum şimdi size:

Kim omuzladı değerleri,

kim yalnızca kendi gururunu parlatıp geçti?

Liderlik mi sandınız onu?

Hayır!

Liderlik, bir unvan değil,

insanlığı taşırken titremeyen bir iradedir!

Ulaşılan bir zirve değil,

Saygınlıkla kazanılan bir mertebedir.

Ve sorun şimdi kendinize:

Sesi çok çıkan mı haklı burada,

yoksa susturulan mı doğruyu haykırıyor?

Ey insanlar!

Liderlik yürümek değil,

yürürken kimi ezdiğini bilmektir.

İşte bu hakikate sessiz kaldığınız için

Ayıplayanım sizi!

Merhametimle sizi şimdi değil,

gelecekteki pişmanlığınızda yargılayacağım!

Ve size “Kimi izlediniz?” demeyeceğim.

Ama vicdanınızın tok sesiyle:

“Niçin sustunuz da

hakikati konuşmadınız?” diyeceğim!

Unutmayın!

İnsan, yaptıklarından değil,

göre göre terk ettiklerinden sorumludur!

Ey insanlar!

Ben sizin aranıza doğmadım!

Ben bir kartalım: gözüm yukarıda,

pençem toprakta!

Ne rüzgârla yükselirim,

ne de sapanla yıkılırım!

Ve söylemlerim, acı bir çığlık değil,

utandıran bir aynadır!

Ve şimdi, ey göğe bakıp beni dinleyenler!

Yükselmek mi istiyorsunuz?

O hâlde önce eğilin!

Ama kimseye değil, etik değerlere!

Sorun kendinize ve birbirinize:

Diz çöktüğünüz şey,

yozlaşmış düzen mi

yoksa insanlık onuru mu?

Ey insanlar, bilin ki:

Zulme diz çöken,

hakkaniyeti sonsuzluğa taşır.

Adaletsizliğe diz çöken ise

zorbanın kendisi olur!

...

Ah! Ben konuştum bugün gururla.

Ne alkış bekledim,

ne çiğnenmiş değer bıraktım ardımda.

Sadece cesur sözlerim

ve hakikatin acı hafızası kaldı geride.

Hatırlattım herkese:

Liderlik bir makam değildir, bir eğiliştir.

Kendine değil, hakikate boyun eğiştir!

Evet! Ayağa kalktım ve konuştum:

Kendimi övmeden ama

takdir etmeye mahkûm bırakarak!

22 Temmuz 2025

Yıldız, Ankara


Yorumlar


bottom of page