
Çilesi Çekilmeden Elde Edilen Bir Hakikat Yoktur!
- Ergün Gültekin

- 9 Kas
- 4 dakikada okunur
Bu gece, kalbimin derin kuyusundan bir ses yükseldi — ıssız yüreğim konuştu bana:
“Ne yazık! Kendini bilmeyenler, bu diyarda atalardan kalan sesi yasa bellemiş. Onlar suskunluğu bilgelik, geleneği sadakat sanmışlar.
Yeni seslerin, fikirlerin, yankıların birleşmesi gerek burada. O hâlde, yakarak konuş ey aykırı, eğer insanların gözüne inen perde kalksın istiyorsan!
Geçmişin gölgesinden geçip yeni ışıklara yürü! Evet! Tüm kalıplaşmış düşüncenin tahtlarını doğrularınla sarsmalısın ki, yeryüzünde yeni bir akıl doğsun!
Yanlışın küllerinden değil, doğrunun nefesinden doğ, ey ateşin çocuğu! İşte arınma budur.”
...
Vicdanımın bana söylediklerini düşündüm bir süre. Sonra “Kendi yüreğini dinlemeyen, yanlışın gölgesine secde eder” diye mırıldandım ve ayağa kalkıp insanlara seslendim:
Ey anlamı arayanlar! Bir zihin, kendi öğrendiklerine değil, hakikat arayışına bakabildiği sürece diridir; çünkü sorgudan kaçan tembel akıl, geriye çeken bir yüktür ona.
Evet! İnsan, başkasının sözünü kendi düşüncesi sandığı günden beri kördür. Ah! Kördür o! Artık hakikati değil, başkalarının uydurduğu yankıyı duyar.
Evet! Kendi aklının buyruğunu tanımayan, başkasının eline bırakır yularını; çünkü irade sustuğunda her ses efendi olur!
...
Ey insanlar!
Acı mı konuşuyorum size? Ama derim ki: kendi özgür iradesini başkasına emanet edenlere merhamet değil, sarsıntı gerek!
Evet! Kendi alışkanlıklarınızı yok etmek istemelisiniz önce; yoksa nasıl doğruyu bulacak ki irade, vicdan ve bilgiyi aynı kefede tartmadan?
Ah! Kendi şüphelerinizin alevinden de korkmayın; o alev sizi yok etmez, kirli yanlışları yutar da sizi yeniden doğurur!
Evet! Her bilginin dumanını kendi aklınız ve vicdanınızın ateşinde eritmelisiniz önce — işte yanlışlar şüphenin külüne dönüştüğü o vakit, hakikati duyalım diye!
Unutmayın! İrade, empoze edilen bilgiye hükmeden bir köprüdür — aklın sabahından vicdanın akşamına kadar uzanan yolları kendinde birleştiren.
...
Ey insanlar!
Her bilenin üstünde bir bilen vardır! Öteye yürünecek bir taş, altından geçilecek bir kaynak vardır; biri doğruyu gösterdikçe diğeri daha öte hakikati işaret eder.
Ah! Kalple akıl birleşmedikçe güzelden söz edilemez; doğru ve iyi bir araya gelmelidir ki orada hikmeti keşfeden bir bilgelik doğsun!
O hâlde, hatanın döngüsünü aşmak isteyen, akıl ve vicdanın elinden tutup tecrübeye yaslanarak güzel bir eylemde bulunsun.
Unutmayın! Çilesi çekilmeden elde edilen bir hakikat yoktur!
---
Ey insanlar!
Bilgi tek başına anlamlı değildir; ama o bilgi bize bir şey yaptırdığında erdemdir.
Gerçek bilgi sahipleri, akıllarını doğru dürüst kullananlarsa eğer, aklın kullanılması ilmin varlığına bağlıdır.
Evet! Gerçek bilgi ateşiyle pişmeyen zihinde, hakikatin ışığı sönüktür.
Ey çok sevilenler! Arayın gerçeği ama bulduğunuzu da yoklayın, ha! Çünkü aklın vicdanla sorguladığı yerde bilgiye güven doğar.
Evet! Sorgulamayı ve edinilen yeni bilgileri yoklamayı bir armağan gibi sunmak isterim size, ey insanlar; çünkü yıkmak değil, diriltmektir onun gayesi — sırrın içindeki hikmeti açığa çıkarmaktır!
Ey insanlar, acımasız mı görünürüm sizlere? Ama derim ki: sorgulamayan bilgi sahibi, yanlış mürşidin elini öper!
...
Ey insanlar!
Bir zamanlar kutsal sayılırdı bilgiye sahip olmak; şimdi kutsal olan, onunla bilinmeyene ulaşmaktır.
Şüphesiz derin bilgi sahipleri, hiç kimsenin aklına gelmeyenleri düşünmesi gerekenler ve var olanı bütün gerçekliğiyle kavrama çabasında olanlardır. Ah! Onlar yenileyenlerdir, diriltenlerdir!
İşte bu sebeple, ey insanlar, düşünmekten korkmayın; özgürlüğün kapısı oradadır ve basiretin nefesi ancak doğrulanan bilginin alevinde duyulur!
Unutmayın! Başkasının yaşamına dokunan iyilik, önce eylem sahibini ıslah eder!
...
Ey insanlar!
Bilgiye hükmetmek mi istiyorsunuz? O halde önce kendi nefsinize hesap vermeyi öğrenmelisiniz.
Kendine buyruk olmayan, hakikate nasıl hükmetsin? Evet! Duygu ile akıl, ölçü ile merak birleşmelidir ki orada düzen doğsun; aksi hâlde sorgu taşar da taşan her şey yıkar!
Kendinize de şunu söyleyin: “Ey akıl, vicdan ve tecrübe! Bana dost olun ki sizden doğacak güvenle insanların kalbinde bir emin olayım!”
Bilgelik konuşsun içinizden; yıkmak isteyen değil, hakikati biçimlendiren o sessiz bilgelik konuşsun size böyle.
...
Ey insanlar!
Akıl bir değirmen gibidir; coşkuyla akan bilgiye sahip olmadıkça doğru dürüst çalışmaz.
Bilgi ise somut olanın soyut temsili gibidir; akılda bir çileyle işlenip düşünceyle var olmadıkça taklitten başka bir işe yaramaz.
Evet! Gerçekten tefekkür, aşılması gereken bir bilgidir: eski bilginin zincirini kırar ve yeni halkayı ona bağlar.
Ah! O, dizgin tanımayan bir rüzgâr gibidir; yıkıcı ellerde kasırga olur, yaratıcı ellerde nefes.
...
Ey insanlar!
Cahil, yaşamı oyun sanır da zamanı tüketir; ama üst insan, oyunu ciddiye alarak yaşamın anlamını bulur.
Kırın, kırın bu gürültülü yanlışları, ha! Çünkü hakikat cesur olanları sever! Bak, hakikatin mağarası yüksektedir; oraya ancak kendi gölgesini aşanlar varabilir.
Evet, evet! Hayatın anlamı, oturduğumuz yerden cevaplanan değildir, ey insanlar; her bir tekil birey bu soruya kendi yaşamıyla karşılık verir. Evet! Kendi kendisini yaşayarak cevaplar.
Unutmayın! Algıladığınız yaşam amacı, sizi değiştirecek bir girişime motivasyon sağlayamazsa, mevcut inancın mitine dönüşür.
...
Ey insanlar!
Ben niçin mi döndüm aykırı sessizliğimden? Ben gerçeğin külünde çıplak elle kendini arayanım! Ben, bilginin deryasında kaybolmuş sefil bir insanım — ama yalnızlığımda göklerin sesini ararım.
Evet! Benimkisi ne etrafa yabancılaşma, ne birileri tarafından dışlanma, ne de kimsesizliği yaşama olan geçici ve bilinçli tek başınalıktır!
Ve yazgım salt yalnızlıktır; çünkü bilirim: hakikat bir düşüncenin ıssız parıltısına doğar.
Evet! İnsan olan, önce kendini kendi içinde hesaba çekmeliyse, kutsayın o yalnız kalbi ki kendini aşmak ister; ah! hakikati arayan akıl taşar ve taşarken yeni anlam ırmağını doğurur!
O hâlde, her şeyden önce kendi iç sesinizle konuşun, ey insanlar; çünkü hesap vermek, kendini duymakla başlar.
Unutmayın! Vicdanın aktif olması, kişinin yalnız olmadığını bilmesidir.
...
Ey insanlar,
Kendi içinizin tanığı olmak istememek neden? Bilin ki, ömür sizin yaratıcı yolculuğunuzdur; kendini yargılarken dünyayı arındıran!
Ne! Vicdanıyla yalnız kalmaktan korkan, aklın ötesine düşünce gemisiyle nasıl geçer?
Hayır! Vicdanın engininde gemiler inşa edin; çünkü o olmadan kimse gerçeğe geçemez.
...
Ey sevgimin sahipleri!
Bilmez misiniz? Sorgulayan kişi yaratmak ister; çünkü kusurunu görmeyen, kendi adaletini kuramaz.
Evet! Bilgi, aklın elinde araçtır; ama onu kim adaletle taşırsa, insanlık onurunu yeniden doğuran ışık olur.
Ah! Budur üst insanın arayışı: bilginin adaletle akmasını istemek, gücün değil, hakikatin yankısını duymak. Evet! Ben bunu öğütlerim size!
Hakikatin aşkıyla yürüyün, ey insanlar! Çünkü bilgi, öğrenmek için değil, yaşanmak için vardır.
...
Ey insanlar,
Sizde mi yoruldunuz artık yalanlara tanıklık etmekten? Ah, bilirim: bugünün en doğru bilgisi de zamanla batmak ister; çünkü bugün karanlıkta parlayan ay ışığı yarının güneşinde kaybolur.
O hâlde susmayın, çünkü sessizlik bile bir yargıdır.
Ve kendinize şunu söyleyin: “Ey merhamet, benden kaçma; sana kavuşmak değil, seni bile aşmak istiyorum. Çünkü kutsal gök, senin ötende anlamlıdır!”
...
Ey insanlar! Sevgimin sahipleri!
Şimdi gidin! Gözyaşlarımla gidin kendi yalnızlığınıza; çünkü hakikat, düşünerek doğruyu arayanın yüreğinde sevgiyle oturur!
09 Kasım 2025
Ümitköy, Ankara




Yorumlar