top of page

Şimdi Size Susuyorum, Kardeşlerim. Çünkü Hakikat, Sözün Bittiği Yerde Büyür!

Ey dorukların rüzgârıyla uyuyanlar!

Bir çift sözüm var sizlere;

Bırakın fısıldayayım göğün içime gömdüğü

O yüce hakikati.

Hayır, kardeşlerim!

Zira bilirim:

Tatlı söz gerçeğin gücüne değil,

Dinleyenin zayıflığına hizmet eder.

Size ruhu oyalayan parlak sözlerin

Şerbetini getirmiyorum;

Hayır! Hayır!

O sözlerin sahipleri ışığı bildikleri için değil,

Karanlığa alıştıkları için

Parıltının arkasına saklanırlar.

...

Hayır, kardeşlerim!

Korku dışarıdan gelmez;

İnsan kendi sonluluğunu görmesin diye

Korkuyu kendi doğurur.

Ve tam o anda,

İnsan ilk kez kendi acizliğine sığınır.

Ah! Ölümün nefesi değil korkuyu büyüten —

İnsanın kendi kırılganlığına bakmak istemeyişidir.

...

Ey ateşten kaçıp gölgeye sığınanlar!

Gölge sizi karartmaz;

Siz kendi karanlığınızı gölgeye yüklersiniz.

Hayır! Gölge masumdur —

Suçlayarak rahatladığınız

Bir perde o yalnızca.

Bilirim, ha!

İnsan ışığa çıkmaktansa

Suçunu dışarıya bırakmayı seçer.

Böylece kaçış, ilk yalanını kutsamış olur.

...

Ey dorukların rüzgârıyla uyuyanlar!

Bir çift sözüm var sizlere;

Bırakın fısıldayayım göğün içime gömdüğü

O yüce hakikati.

Hayır, kardeşlerim!

Size ruhu oyalayan parlak sözlerin

Şerbetini getirmiyorum;

Zira bilirim:

Tatlı söz gerçeğin gücüne değil,

Dinleyenin zayıflığına hizmet eder.

Hayır! Hayır!

O sözlerin sahipleri ışığı bildikleri için değil,

Karanlığa alıştıkları için

Parıltının arkasına saklanırlar.

...

Ey dorukların rüzgârıyla uyuyanlar!

Şimdi size en çıplak hakikati söyleyeyim.

Evet! Fısıldayayım size o kutsal hakikati:

İnsan kendine dayanamadığı için kaçar.

Evet! Kendi vicdanının ağırlığına sabredemeyen,

Dünya yüklerini hafif sanır.

Ve kaçış tohumu böyle düşer insanın içine,

Sessiz, fakat derin.

...

Hayır, kardeşlerim!

Korku dışarıdan gelmez;

İnsan kendi sonluluğunu görmesin diye

Korkuyu kendi doğurur.

Ah! Ölümün nefesi değil korkuyu büyüten —

İnsanın kendi kırılganlığına bakmak istemeyişidir.

Ve tam o anda,

İnsan ilk kez kendi acizliğine sığınır.

...

Ey ateşten kaçıp gölgeye sığınanlar!

Gölge sizi karartmaz;

Siz kendi karanlığınızı gölgeye yüklersiniz.

Hayır! Gölge masumdur —

Suçlayarak rahatladığınız

Bir perde o yalnızca.

Bilirim, ha!

İnsan ışığa çıkmaktansa

Suçunu dışarıya bırakmayı seçer.

Böylece kaçış, ilk yalanını kutsamış olur.

...

Dinleyin beni dostlarım:

Gölge büyümez;

İnsan kaçarak gölgeyi büyütür.

Ve kalbinde karanlık gölge büyüdükçe,

İnsan kaçışına daha sıkı sarılır.

Ah! Korku gölgeyi, gölge korkuyu besler de

İnsan kendi yarattığı döngünün

Tutsaklığına düşer.

...

Ey çok sevilenler!

Şimdi size arzunun uçurumundan söz edeyim:

İnsan yoksulluktan korkmaz,

Kendi arzularının dipsizliğinden korkar.

Evet! Yoksulluk emekle doldurulur;

Fakat arzu uçurumdur,

Derin, sessiz, korunaksız.

Ve kendi arzusunun kudretini taşıyamayan,

Başkasının sahip olduklarına saldırır.

Ah! Arzuya değil,

Arzunun ağırlığına yenilir insan.

...

Size bunları söylememin nedeni

Kızgınlığım değil, kardeşlerim!

İçinizde saklı duran

Devin ayak seslerini işitmemdir.

Hayır, kardeşlerim!

İnsan zenginliği bolluk için sevmez;

Zenginlik,

İnsanı kendi yetersizliğiyle yüzleştirmediği için sevilir.

Bolluk bir örtüdür, ha! Cesaret değil.

Evet! Zenginlik insanı avutmuş gibi görünür;

Oysa yalnızca iç uçurumun sesini boğar.

Ve şimdi, sözün bittiği yerde hakikat büyür:

Şimdi düşünün söylediklerimi, ey sevilenler

çünkü içinizde uyanacak olanın

Ağırlığını taşımak artık size kalmıştır.

...

Dinleyin beni kardeşlerim!

Ah! Dinleyin!

Bütün bu sözlerin toplamı şudur:

İnsan altını sevmez;

Altın, ölümün çıplak yüzünden

Uzak tuttuğu için sevilir.

Evet! Altın,

İnsanın kendi titremesini görmemesi için

Çektiği ince bir perdedir.

Parıltı güçlü değildir, ha!

İnsan kendi zayıflığını

Parıltının arkasında gizlediği için güçlü sanır.

Ah! Kaçıştır sevilen zenginlik değil!

...

Dinleyin şu sözümü, ey dostlarım,

Ve yardım edin anlaşılır olmama:

Evet! İşte böyle eğrilir değerler:

Kaçan insan, erdemi yük;

Özgürlüğü boyun eğiş sanmaya başlar.

Ah! Hakikati değil, kendi korkusunu kutsar.

Ve kitle — ah o miskin kitle!

Kaçışı alkışladıkça yanlışın gölgesi büyür.

Gölge büyüdükçe,

İnsan kendi eğriliğini hakikat sanır.

...

Ve küçük bir nasihat daha sizlere,

Kutsal göğe sinmiş bir uyarı niyetine:

Başkasının yükünü taşıyanların omzu eğrilmez;

kendi yükünü unutanların ruhu eğrilir.

Unutmayın dostlarım:

Kara bulutlarda gökkuşağı doğmaz;

Ama çoğu insan bulutun güvenli karanlığını,

Gökkuşağının çıplak aydınlığına tercih eder.

---

Hayır! Gülmeyin böylelerine!

Hangi ruh, kendi korkusuna kılıf aramadı ki?

Onları anlamıyor değilim:

Hak etmediği yükselişe çıkan,

Kendi içinin boşluğundan düşer.

Yazık o insanlara ki,

Henüz değerle tanışmamışlar.

Yazık o insanlara ki,

Başkasının hakkıyla çıktıkları yerde

Kendi gölgelerinin rehinine dönüşmüşler!

---

Ey dostlarım!

İnsan sevdiğini doğrultmak için konuşur;

O hâlde bırakın size hakikati söyleyeyim:

Ey yolun eşiğinde duranlar!

Bilin ki insanı yücelten adım değil;

Adımın öncesindeki titremedir.

Çünkü kutsal göğün karşısında titreme,

Bahanelerin çırpındığı yerdir.

Ah! Göğe yürümek isteyen çoktur;

Kendi günahını titreyerek taşıyan az.

Ve çoğu insan

Yürüyünce susacak bahanelerinden korkar.

...

Hayır, kardeşlerim!

Size ateşli nutuklar savurmaya gelmedim;

Çünkü bilirim:

Ateşli söz hakikati büyütmez,

Hakikatin etrafındaki sisleri çoğaltır.

Ve şimdi size en ağır sözü bırakıyorum:

Kaçışın merkezinde yalnızca tek eksik vardır,

İnsanın kendi arzularına dayanma gücü.

Kendi ağırlığına dayanan,

Mala tapınmayı bırakır;

Evet! Kendi arzusunu tanıyan,

Yoksulluğu küçümser.

Üst İnsan budur, ha!:

Sığınakları yıkılmış, yalnızca özü kalmış olandır.

Ve kendi özünün çıplaklığına sabredebilendir.

Şimdi size susuyorum, kardeşlerim.

Çünkü hakikat, sözün bittiği yerde büyür!


06 Aralık 2025

İncek, Ankara


Yorumlar


bottom of page