Şimdi Yürü, Ey İnsan! Yalnız Hakikate Yürümeyi Bilenin Adımlarıyla...
- Ergün Gültekin

- 19 Tem
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 20 Tem
Dediler ki: “Neye sahipsen, O'sun.” Ama ne büyük aldanış! Ellerindekine “ben” dediler, o elden gidince benlikleri de çözüldü. Ah, ne hazin! Koltukları kaybedince kendilerini de kaybettiler çünkü varlıklarını, sahip olduklarının gölgesine sakladılar.
Ey insan ben derim ki: Kendini sahip olduklarınla tanımlarsan, yitirdiğinde senden geriye ne kalır? Yemin olsun! Kendini tarttığın terazi, pozisyonun sunduğu güçle değil zor zamanlarda gösterdiğin dirayetle ağır basar.
...
Ah! Nice kişi gördüm ki sahip olduklarını sayıp döker de kim olduğunu kendine sormaya korkar! Oysa kazanç sandıkları yetki, dikenli bir zincirdir ve zincirin her halkası kendi benliklerini yutar. Hayır, milyon kere hayır! Başarı değildir, eksilten şey!
Ey insan bil ki: Kimliğini dışsal kazanımlarla ölçen, kendi iç değerlerini sessizliğe mahkûm eder!
...
Dediler ki: “İnsan, sahip olduklarıyla ayakta kalır.” Ama ben gördüm: Gönlü değerle dolu olan, tenha bir dağ başını bile saray bilir.
Ey insan! Seni tanımlayan şey, sahip oldukların değil, yalnız kaldığında da yitirmediğin değerlerdir. Ve o, yalnızlığı vicdanla yoğurur; hayatını asalete dönüştürür. Çünkü yalnızlık, can sıkıntısının değil, iç sesiyle baş başa kalabilenin derinliğidir.
...
Dediler ki: “Kalabalıkla yürüyen asla kaybolmaz.” Ama ben derim ki: Kalabalığın körleştiği yerde hâlâ adaleti görebilen, insanlığını yitirmez.
Ey insan! Etik değerlere sadık kalıp kalabalıkta yürümeye cesaret edebilen, işte o İnsan olma sınavından geçmiştir.
...
Ah! Yalnızlığı göze alabilen, hakikatin fısıltısını duyar ve sırt çevirmez. Evet! Her şeyini yitirse bile, insanlığını bırakmayan, hâlâ dimdik durandır. Ant olsun! Yalnızlık geldiğinde susar istenç; zihin ise kendi alevini yontmaya başlar. Ve o sessizlikte, içten içe yanarak, kendine yeten bir vicdanla düşünce cevhere dönüşür.
İşte o an, yankılanır bir ses: “Budur üstün insan!” Çünkü o, kalabalığın hülyasında boğulan değil, vicdanın bağrında uyanandır. Hayır! O, kendini arzuların pususunda arayan değil; değerlerin kıyısında bulandır.
...
Dediler ki: “Boş zaman, tembelliktir.” Ama ben gördüm ki: Zamanı boşa geçiren hep meşgul olandır. Çünkü zaman, kendini boşlukta kaybedene değil, boşluğu bilgelikle doldurana sadıktır. Ah! Kalabalığın gözünde bir musibet olan yalnızlık, soylu kişinin nazarında bir imkândır, amaca odaklanmadır.
Ey insan bil ki: Saatlerin bağrını yaran, kendi cevherine ulaşır. Çünkü nice meşguliyet, ruhu doğramak için kurulmuş bir değirmendir.
...
Dediler ki: “Tatmin olan mutludur.” Ama ben gördüm ki: Kuşlar keyifle beslenir, oysa uçmakla doyar. Çünkü haz, kovalandıkça uluyan bir seraptır; avuç açtıkça kum olur, susuzluğunu azdırır. Şüphesiz! Bu, sahip olup da doymayanların ortak azabıdır.
Hayır ey insan, hayır! Güç toplayan değil, fayda ve değer üreten, anlam doğuran ol! Ve bil ki: Gelecek, tatmin arayanların gözlerinde değil, anlam doğuranların yüreğinde parıldar.
...
Dediler ki: “Zenginlik değer katar.” Ama ben altınlarını sevip kalbini unutan nice yoksul erk sahibi gördüm. Çömlek dolusu serveti öperlerdi de aynada kendi gözlerine bakamazlardı.
Ah! Maddi zenginlik kendiyle barışamamışların sefil düşüdür. Evet! Kendini küçük gören de dev gören de aynı çorak tarlada başak arar durur. Gözlerin daima bir eksikliği, bir yanlışı arayanlardan olsun, çünkü üstün olan bu eksikliği tamamlayarak kendi varlığını anlamlandırır.
...
Ah Yeryüzüne tutunan, kendini unutan değil midir? Bu yüzden benden sana nasihat ey çok sevilen: Ne kaderin gölgesine sığın, ne başkasının şefkatinde yuva ara. Kendinle yetin! Çünkü mutluluk, bir varlığın bağrında kıvılcımlanan hâldir. O, sahip olunan bir şey değil; yaşanan bir oluş hâlidir.
...
Ey insan! Bir gün sana “Ben kimim?” diye sorduklarında: Cevabın sahip oldukların değil, yalnızken yitirmediklerin olsun.
Evet! Dünya çürürken sen vicdanına danış. Çünkü çürümez olan kudret, insan olmaktan başlar. Ah! Gördün mü kendini yalnızca sahip olduklarıyla tanımlayanları? Hadi şimdi yürü, ey insan! Yalnız hakikate yürümeyi bilenin adımlarıyla...
19 Temmuz 2025
Oran, Ankara




Yorumlar